Ramazan Bardakçı yazdı: Diğergamlık

Diğergamlık, aşırı istekleri tetiklemesi yani başkalarının ayağına keçe olmaktan zevk almak acaba bir insanın ne kadar katlanabileceği bir durumdur?

Ramazan Bardakçı yazdı: Diğergamlık
10 Ocak 2020 - 11:59

DİĞERGAMLIK

Kölelik, insanların kendi menfaat ve istekleri dışında cebren veya hüsnü kabulle başkalarının isteklerine göre hareket etmesidir. İnsanlar isteyerek de başkalarının kölesi olabilir ya da baskı ve şiddete boyun eğip makul insan olma çabasına girişir.

Birbirini seven insanlar arasında gelişen diğergamlık duygusu aşırılığa doğru yol aldığında sevenler diğerinin her isteğini düşünmeden kabul edip halk deyimiyle “onun için dünyayı yakma” durumuna gelebilir. İşte bu bilerek ve isteyerek köle olma durumudur.

Aileyi yöneten erkeklerde sıkça rastlanan bir durum olan banka kartı veya kredi kartını kendinden başkasına kullandırmama durumu birçok kadın tarafından güvensizlik olarak görülmektedir. Sadece erkek için değil çalışan kadınlar için de aynı durum söz konusudur. Onlar da kredi kartı veya banka kartını eşine teslim etmeyi kolay kolay kabullenmeyebilirler.

Bu aile bağlarını zayıflatırken güveni sarsarken köleleşmekten korkmayı da beraberinde getirir. Aile içinde köleleşmekten çekinen insanlar maalesef, toplum içinde kasten veya sehven başkalarının köleliğine talip olmaktadır. Kimi zaman çocuğu için bir kitabı çok gören bir baba bir arkadaşı için okey masasının tüm hesabını tek kalemde ödemeyi kabul edebilmektedir. Veya çocuklardan esirgediği meyveyi arkadaşları ile yaptığı bir günde fazlasıyla tüketen kadın. Sehven de olsa kölelik batağına çekilip yanlış hedefe yönelmiştir.

Diğergamlık, aşırı istekleri tetiklemesi yani başkalarının ayağına keçe olmaktan zevk almak acaba bir insanın ne kadar katlanabileceği bir durumdur? Bu soruyu toplumlara göre değerlendirmek gerekirse toplumumuz diğergamlık konusunda en ön sırada olduğunu görürüz.

İşten eve gelen bir baba kimi zaman cüzdanını eşine teslim edip yol harçlığı ile tekrar işine gitmektedir. Geleneksel yapıdaki ailelerde bu kültür hala kendini göstermeye devam ederken özellikle Avrupa’da ailelerde her bireyin ayrı bir bütçesi olduğunu görmekteyiz.

Aile içinde köleleşme korkusu olan Avrupa insanında bireyselcilik gelişmiş diğergamlık duygusu ise çoğunlukla rafa kaldırıldığı gözlenmektedir. Ailede temel bir direk yani erk olmaması sebebiyle aile düzenleri bireylerin istek ve arzularına göre şekillenmektedir. İşte bu durum toplumun geneline sirayet etmesi ile Avrupa toplumlarında diğergamlık duygusunun gelişmesini beklemek zordur.

Korumacı yapıya sahip toplumuzda değerli görülen aile eklektik unsurların birleşimi sayesinde tüm paydaşlar birbirine görünmez bağlar ile sarılır. Babasından kitap alacağını söyleyerek para isteyen çocuğuna babası acaba parayı başka bir yerde mi harcar düşüncesine kapılıp vermemezlik etmez genellikle. Vermeme durumu ortaya çıktığında anneye naz yapmaktan kaçınmayan çocuk son tahlilde maksadına ulaşır. Gezmek için ailesinden izin almak isteyen çocuk aile tarafından koruma şemsiyeleri açıldıktan sonra isteği kabul görür.

O halde sevgiye dahil olan diğergamlık yani koruma duygusu bizi biz yapan ana unsurlardandır. Ancak sevginin yok olup öfke ve nefretin hakim olduğu durumlarda maalesef tam aksi durumlar meydana gelebilmektedir. Böyle bir durumda Avrupa’da aile köprüleri çok çabuk atarken biz de ise ailenin kutsallığını bozmamak için sabır gösterilmektedir. Elbette sabır göstermek bir aile için en büyük kazançtır. Fakat kimi durumlarda celladına aşık olma durumuna yani Stokholm sendromuna dönüştüğünde kötü sonuçlar ile karşılaşıyoruz.

İşte böyle durumlarda insanlar için cebri kölelik evresi baş göstermektedir. Kanıksadığı yaşamı karşısında bir tansığa dönüşen kişiye karşı sabrı ve hayrı önceleyen fakat yaşamı cehenneme dönen nice kadınları toplum olarak maalesef ancak izliyoruz.

Kürek mahkumları için hayat kürek ve iki kolu arasındaki bir döngü ise sevgi ve merhametin tükendiği aile içinde de hayat karanlık iki göz ile kırık bir kalp arasındaki mesafedir. Son olarak Can Yücel’in şu sözleri ile satırlarımı noktalıyorum “ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir, birbirini anlamayan.”

RAMAZAN BARDAKÇI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum