RABİA AKSU :KANAYAN YARA

Yazarken -mış gibi yapamıyorum, bekleyip geçmesini dileyemiyorum. Ne hissettiğini söylemekten çekinen aciz bir Vakıa olma isteğinden yoksunluğum birçok insanın aksine bana idealleşmiş zihnimi hatırlatıyor. Fikirlerimi esir edemiyorum…

RABİA AKSU :KANAYAN YARA
08 Mart 2018 - 19:45 - Güncelleme: 09 Mart 2018 - 08:11

KANAYAN YARA

 Bütün gece bekledim yine.

Neyi beklediğimi bildiğim halde bilmiyormuşçasına…

İnsanlık adına değil de kendi adıma düşünmem gerektiğini düşünerek… Yine düşündüğüm gibi hissetmeyerek… Ne hissediyorsam onu söylemeyi planladım. Yazarken  -mış gibi yapamıyorum, bekleyip geçmesini dileyemiyorum. Ne hissettiğini söylemekten çekinen aciz bir Vakıa olma isteğinden yoksunluğum birçok insanın aksine bana idealleşmiş zihnimi hatırlatıyor. Fikirlerimi esir edemiyorum…

Esir edildiğim düzeni görünce kurtulmak için çabalamak istiyorum. Ne kadar yapabiliyorum bilmiyorum. Dünyanın mahvına sebebiyet veren düzen sıradanlığındaki bozuklukları bu kadar kolay fark edebilirken çoğunluğun edinilmiş huzur buharlarında nefessiz kalıyorum. Düzenin ya da düzensizliğin bana neler kattığının pek de farkında değilim. Bir şeyler kattığını da düşünmüyorum. Yine de şu da bir gerçek ki var edildiğin zamanı dahi hatırlamazken neyin benim için doğru olduğuna karar verdiğimi düşünmeye çalışırken epey zorlanıyorum. Zorluklarla başa çıkma yollarını beynime bırakırken bile geride kalmış, unutulmuş zihnimin bana neler verdiğini anlamam epey zorlaşıyor.

Günlüklerimin bana anlattığı benim, aslında hissettiğim ben olduğunu düşünmeyi gerçekten seviyorum. Kendimi yaş yaş büyürken izlemek, İçinden geçtiğim her zorluğa verdiğim tepkiyi, kendimi ölçmek. Tüm bunlar bana amaçsız yaşantıların arasında öylesine var olmadığım düşüncesini, kendime sanki kendim için yaptığım bir ilaçmış hissi veriyor.

Rüyadan uyandığını anlamamak nasıl bir süre sizi boğuyormuş hissine kapılmanıza neden oluyorsa, var olan bütün saçmalıklarda bir süre sonra sizi gerçekten boğmaya başlıyor. Eğer kendinize ve özünüze dönmek için biraz dahi çaba gösterirseniz o zaman vardığınız nokta oluşturduğunuz noktaya gerçekten çok yakın.

Bir kadın olarak veya kız bence çok farkı yok ama tanımlamalardan çok içinde bulunduğum cinsin ayrıştırılmış olması çok daha fazla canımı yakıyor. Yine inancıma dönüyorum. Bana doğruyu söyleyen, gerçekte var edilmiş her zerrenin oluşumunu bildiren tek şey bu! İslâm. Ama kirletilmiş inancıma inanç demiyorum. Erkek egemen yorumcuların, tefsircilerin, müçtehit ve daha nicesinin sadece kendi algı ve yorumlarınca oluşturdukları meal çevirilerinin sanki birebir Allah'ın(c.c) sözü gibi kadınlara zorbalık için kullanılmasına tahammül edemiyorum. Peygamberimiz zamanında kadınların hâl durum ve toplum içinde, sosyal hayatta, hayatın her alanında söz hakları varken konumlandırılmış mevki ve rütbe sahibiyken şimdi inancıma atılan iftiralara sessiz kalamıyorum. Zorlanıyorum, hırpalanıyorum.

Sanki o dönem kadınları, dükkânları denetleyen, sokaklarda rahat ve özgürce yürüyen, hepsi dünyada bir tek özgürlüğe onlar sahipmiş gibi davranmıyorlardı. Şimdi bize, kadınların evden çıkmamasını meal diye çevirmiş, sırf bir kaç Arapça kelimeyi değiştirmeyi becerebilmiş, bunları kabul ettirmeye yeminli cahiller sürüsünü,  Allahû Teâlâ’nın sağ kolu gibi görmek zorundaymışızcasına tavırlar, beni neye çeviremeyeceklerini hatırlamama yardımcı oluyor. Ne yazık ki fikrimce...

Din yüzyıllar boyunca sömürülmüş en güçlü hegemonik baskı aracı. Varlığın her boyutunu bize anlatan, anlamlı kılan tek gerçek… Kadınları erkeğe itaat etmek zorunda bırakan yalan mealleri bir kenara bırakıp Kur'an-ı kerimin her şey den önce Allah (c.c)tarafından yazdırıldığını bilmesi gereken ilk kişiler, kadınlardır diye düşünüyorum. Yoksa yok edilecek, inancın temelini anlayamayacak var oluşumunu hiç bir zaman tamamlayamayacak olan biz kadınlar olacağız. Yine bildiklerini iddia ettikleri bizim inancımız adına, Ben onlara bu hakkı vermiyorum. Hiç bir zaman da vermeyeceğim.

Kadınların kadınlıklarından utanmadığı, sırf erkek karşısında diye fikirlerini savunmaktan aciz bırakılmadığı, dünyanın tüm yükünü omuzlarına almak zorunda olmadıkları bu dünyayı, bu hâle getirmek için ne yaptılar bilmiyorum. Ama bizim sorunlarımızı artık erkeklerin ellerinden alma zamanının geldiğine inanıyorum. Geç bile kaldık. Bize onlar tarafından çıkarılan sorunları onların çözmesini ummak ve beklemekle çok geç kaldık.

Artık kendimiz için biz olacağız. Koşacak, yorulacak, düşüp ayaklanıp tekrar yorulacağız. Tam bitti dediğimiz anda işte o zaman gerçek bize kendini gösterecek. Çözmeye başladığımız da kendimiz için bir dünya kurmuş olacağız. Gerçekte var edilen dünyaya her kadınla daha da yaklaşacağız. Kadınlığıyla gurur duyan, dünyadaki herkesi doğuran bu yüce varlığı anlama çabası içinde var olmak için burda olacağız. Dünyanın tüm kadınlarına...

RABİA AKSU  08.03.2018

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları