Politikaların Tayininde Millî Temayüllerin Rolü - Ahmet Arvasi

Politikaların Tayininde Millî Temayüllerin Rolü - Ahmet Arvasi
12 Ekim 2019 - 22:16 - Güncelleme: 31 Aralık 2019 - 23:11

Politikaların Tayininde Millî Temayüllerin Rolü - Ahmet Arvasi

Bir ülkenin “iç” ve “dış” politikası, pek çok âmilin (faktörün) etkisi ile teşekkül eder. Bunlar, partilerin, zümrelerin veya politikacıların keyiflerine göre tayin edilmezler.

“Millî Politikayı” tayin eden pek çok dinamik vardır. Cemiyette cereyan eden her olay gibi, politikada da bir sosyal gerçeklik ifade eder. Her milletin ve her devletin iç ve dış politikası, tarihinden, sosyal, kültürel, ekonomik yapısından, jeopolitiğinden, etrafını saran dünyadan, millî ve beşerî ihtiyaçlardan, kaydettiği ve özlediği gelişmelerden tecrid edilemez. Millî politika, şu veya bu kadronun keyfî temayülüne göre değil, milletin ihtiyaç ve temayüllerine göre, şart ve imkânlarına göre yürütülür. Millî politikadan maksat, milleti ve devleti mutlu ve güçlü kılmak, maruz kaldığı sosyal, kültürel, ekonomik problemlerden kurtarmak, içten ve dıştan gelecek tehditlere karşı korumaktır. Millî tercihlere göre, devleti ve milleti yönetmektir.

Bu sebepten, Türk’ün millî iç ve dış politikasını yürütmek isteyen kadrolar, her şeyden önce milletimizi çok iyi tanımak, onun ihtiyaç ve temayaülünü bilmek, her konudaki dert ve sıkıntılarını yüreklerinde duymak zorundadırlar. Bunun yanında, iç ve dış politikaya yön veren “sosyolojik dinamikleri” ve “çağdaş gelişmeleri” objektif olarak tespit ve hesap edebilmelidirler. Bütün bunlarla beraber, insanlık tarihinin “bir milletler arası savaş” olduğunu, bugün de, bu karakterini koruduğunu asla unutmamalıdırlar. Yine kesin olarak müşahade ediyoruz ki, “milletler arası savaşlar” gerektiğinde, kendilerini “sınıflar arası savaşlar” ile, yahut başka türlü “çatışmalar” ile maskeleyebilmektedirler. Esefle belirtelim ki, sömürgeci devletler, bu oyunlarını fakir ve geri kalmış ülkelerde başarı ile oynamaktadırlar. Bu sebepten, Türk’ün iç ve dış politikasını tayin eden ve yürüten kadrolar, bu savaşlara karşı, uygun bir tarzda, teşkilatlanmak zorundadırlar. Düşmana, düşmanın silâh ve oyunları ile karşı konulabilir. Milletler, iç ve dış savunmalarını, “sıcak” ve “soğuk” savaşın gereklerine göre yürütmezlerse, kaybederler.

Milletlerarası dostlukların ve düşmanlıkların karakterini herkes bilir. Milletlerin ve devletlerin sürekli dostları ve düşmanları yoktur. Milletler, sadece, kendi sosyal, kültürel, ekonomik ve politik menfaat ve hedeflerini düşünürler. Bu ihtiyaçları içinde hareket ederek “dostlarını”, “bloklarını” tayin ederler. Bir bakıma, her millet ve her devlet yalnızdır. Ama, başarılı bir iç ve dış politika ile milletler, milletler arası politikada yalnızlıklarını unuttururlar. Başarısız bir iç ve dış politika ise, milletlerin yalnızlaşmalarını artırır, milletler arası platformda itibarsız kalır. Başarılı bir iç ve dış “millî politika”, milletin sosyal, kültürel, ekonomik yapısına uygun olan, onun ihtiyaç ve temayüllerini benimseyen, devleti güçlü milleti mutlu kılan gerçekçi ve çağdaş anlayışla kurulabilir.

Türk’ün iç ve dış politikasını yürütecek olan kadrolar, milletimizin şu temayüllerini ihtiyaçlarını ve problemlerini daima göz önünde tutmalıdırlar: Milletimiz Türk ve Müslüman kalmak istemektedir, ıstırap çeken soydaşlarının ve dindaşlarının problemleri ile yakından ilgilenmektedir, Hristiyan Batı dünyasından çok kazık yemekle birlikte, Rusya’ya ve komünist devletlere karşı, Avrupa ile işbirliği yapmayı “ehven-i şer” bilmektedir; Yahudi ve Rum lobilerinin etkisinde kalmakla birlikte ABD’yi, Avrupa’ya nazaran daha az tehlikeli bulmaktadır. Öte yandan milletimiz, kara ve kızıl emperyalizme karşı savaş veren mazlum, Asyalı, Afrikalı ve diğer milletlere sempati duymakta, en azından onları mânen desteklemektedir.

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum