OSMANLI SARAYINDA TARİHYAZIMI

EMRAH PELVANOĞLU Erdem Çıpa ve Emine Fetvacı’nın derlediği Osmanlı Sarayında Tarih yazımı adlı kitap

OSMANLI SARAYINDA TARİHYAZIMI
21 Aralık 2014 - 21:42

İnsan bilimleri arasında “tarih”in çok özel bir yeri var. 19. yüzyıl Almanya’sında başlayan ve “tarih”e akademik bir disiplin olarak önemli bir yer açan belge merkezli ampirik tarihçilik idealleri bir yana, insanın kültür üreten doğasını daha iyi kavramak için “tarih”le uğraşmaya mecburuz. Tam da bu yüzden tarih, basitçe bir geçmiş anlatısı olmaktan çok daha fazlasını içeren, dinamik ve çatışmalı bir “yerleştirme” çabası. Bu çabanın belgelenebilir olduğu hemen her aşamada zorunlu olarak “anlatı” ve dolaylı olarak da bir “tür” meselesi ile karşılaşıyoruz. Dil, dünya ve belge arasındaki pozitif saydamlığa dayanan ampirik tarihçiliğin, büyük yazarlarca abidevi yapıtlar üreten bilimselci yaklaşımı, tarihin anlatısallığını belgenin ürettiği hakikat ile aşarken, çatışma ancak belgenin güvenilirliği ya da yeni belgelerin olası güncellemeleri dolayımında çıkıyordu. Her türlü belgenin içerdiği çeşitli zorluklar, gerekli filolojik yetkinlik ve sabır, tarihçinin bir nevi hakikat habercisi olarak sağladığı otoriteyi destekler ve ortaya çıkan yerleştirmenin (zamanda, mekânda, dilde, kültürde) anlatısallığı kolaylıkla gözden kaçabilir. Dilbilimsel dönemecin (lingustic turn) üzerinden geçen yarım asra rağmen özellikle Osmanlı tarihçiliğindeki baskın metodolojinin bu olduğunu ve tarihyazımına dair sınırlı teorik tartışmaların ayrı bir alanda kendi seyrine bırakıldığını söyleyebiliriz.

Ancak söz konusu durum tarihçiliğin bu baskın karakterini dengeleyen başka türlü çalışmaların olmadığı anlamına da gelmiyor. Bir derleme olan Osmanlı Sarayında Tarihyazımı, son yıllarda artan bu nitelikli örneklerden bir tanesi ve kitaba katkı sunan araştırmacılar da yine bu yöndeki üretimleri ile bilinen değerli akademisyenler. Erdem Çıpa ve Emine Fetvacı’nın derlediği kitap, 2009 yılında Indiana Üniversitesi’nde Osmanlı tarihyazımı üzerine yapılan bir sempozyumda sunulan bildirilerin gözden geçirilmiş hallerinden oluşuyor. 2013 yılında Writing History at the Ottoman Court: Editing the Past, Fashioning the Future adı ile yayımlanan bu değerli çalışma, Mete Tunçay’ın çevirisiyle yayımlandı. İlk elde dikkati çeken elbette ki farklı başlık tercihlerinin ortaya çıkardığı önemli nüanslar. İngilizce başlıkta, tarihin anlatısallığı, onun yazı yoluyla icra edilen bir kurmaca olduğunu ima eden alt başlık ile iyice vurgulanırken, Türkçe başlıkta bitişik yazılan “tarihyazımı” metodoloji standartları karşılığında kullanılan “historiography”yi çağrıştırıyor. “Geçmişi düzenlemek”, “geleceği biçimlendirmek” gibi önermelerin tarihsel anlatı ve hakikat arasındaki mesafeyi dolduran öznelerin rollerini dikkate aldığı ve kitapta Osmanlı tarihyazımının benzer bir dizi perspektifle ele alındığını işaret ettiği açık. Lâkin aynı açıklık “Osmanlı Sarayında Tarihyazımı” gibi standart bir başlıkta mevcut değil, kaldı ki ilgili alt başlık kitabın orijinal adının belirtildiği künyede dahi es geçilmiş. Bu bir tercih midir, tercihse kime aittir bilmiyoruz. Yayınevinden kaynaklı editöryal bir tercihse, Osmanlı tarihyazımına dair mevcut kuramsal limitler göz önünde bulundurularak, çalışmanın betimlemeci (deskriptif) yönü öne çıkarılmak istenmiş olabilir ki büyük oranda 15 ve 16. yüzyıllardaki önemli birincil kaynakların değerlendirildiği çalışmanın bu yönü de gayet doyurucu.

Osmanlı Sarayında Tarihyazımı’nın bir diğer yönü, kitabın Türkiye dışında, ağırlıklı olarak Birleşik Devletler’de icra edilen Osmanlı tarihçiliğinin ürünü olması. Bilgi üretimi ve paylaşımının İngilizce olarak yapıldığı bu dünyanın şüphesiz ki çok değerli bir Türkiye bağlamı da mevcut. Yine de çeviri faaliyetlerinin doğal sınırlılığını da hesaba kattığımızda ortaya zaman zaman farklı gündemleri, farklı araştırma yöntemleri ve farklı dilleri olan cemaatler çıkıyor. Bir tarafın daha evrenselci yönelimlerine karşılık, diğer tarafın araştırmalarını sahiplenme / özdeleşme çizgisinde sürdürdüğünü gözlemliyoruz.

Tarihsel modellerle düşünmek

Osmanlı Sarayında Tarihyazımı, Osmanlı kimliğinin anlatı yoluyla kendisini anlamlandırmasına ve dünya-tarihsel bir düzleme yerleştirmesine dair bir dizi analiz ve yorumundan oluşuyor. Hakan Karateke’nin “On Dokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Tarihyazımında Yeni Dönemler” başlıklı makalesi dışındaki bütün yazılar, 1402 Ankara Savaşı’nın yarattığı meşruiyet krizleri ile Kanûnî Sultan Süleyman saltanatının meşruiyeti etrafında rekabet eden farklı dünya-tarihsel modellerin (dolayısıyla farklı politik tahayyüllerin, cemaatlerin) ürettiği kimlik ve anlam örüntülerine odaklanıyor. Kaynakların sorunsallaştırılmasına, farklı türdeki anlatı ve görsellerin ilgili öznelerin tarihsel imgelemleri tarafından nasıl işlevselleştirildiğini ortaya koyan temel metodolojik yaklaşımın yine bütün yazılar için geçerli olduğunu belirtebiliriz.

    Çıpa ve Fetvacı kitaba yazdıkları önsözde, tarihsel imgelemin Osmanlılar üzerindeki etkisinin çok derin olduğunu ve mevcudiyetlerini (“şimdi”yi) yazınsal ya da tarihsel model terimleriyle gördüklerini belirterek, “kendi çağlarının İskender’leri ya da (Hz.) Süleyman’ları olan Osmanlı hükümdarlarından ve onları Süleyman’ın vezirleriyle ilişkilendiren ‘Asaf’ adlı başvezirlerden söz edildiğini okuyoruz” diyorlar. Tarihin, şimdinin ya da gerçekliğin bu şekilde kavranması bir “tarihsel modellerle düşünme” meselesinin yanında, Osmanlı kimliği bağlamında tanımladığımız öznelerin kendilerini ve eylemlerini yerleştirdikleri tarihsel alanı nasıl tasarladıkları ile de ilgili. Osmanlı Sarayında Tarihyazımı’ndaki makaleler “dünyada olup bitenlerle ilgili bir ‘Osmanlı’ anlayışını ya da ‘Osmanlı’ kültürel veya siyasal güdülerini ve çıkarlarını yansıttıkları düşünülen metinleri, olayların çok özgül bileşimlerine tepki gösteren bireylerin, sosyal toplulukların ya da siyasal hiziplerin güdülenmelerine bağlıyor”.

Dimitris Kastritsis, Baki Tezcan, Kaya Şahin, Tijana Krstic, Giancarlo Casale, Fatma Sinem Eryılmaz ve Hakan Karateke’nin yazılarından oluşan kitap, Osmanlı tarihyazımı ve genel olarak Osmanlı tarihçiliğine ilgi duyanların kayıtsız kalmaması gereken özgün bir çalışma. Farklı disiplinlerden ve ilgi alanlarından beslenen bir dizi “okuma” bir araya gelince ortaya çıkan kültürel dizgeleri ve örüntüleri izlemek de ayrıca keyifli. 

OSMANLI SARAYINDA TARİHYAZIMI, DER.: H. ERDEM ÇIPA-EMİNE FETVACI, ÇEV.: METE TUNÇAY, TARİH VAKFI YURT YAYINLARI, 240 SAYFA, 28 TL

zaman kitap eki

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum