Ona Dair / Hamdullah Suphi Tanrıöver
Ona Dair
Başımda mâtem-i hicrânı eyliyor iskât
Bu bir sükûn-i münevver, bu mevc-i rûh-i seher.
Bu saçların, gözü ru’yâya nakl eden huzemât,
Bu işte rûhu hayalâta bağlayan teller.
Nazarlarında derin bir semâ-yı meh-tâbın
Düşündüren, düşünen vakfe-î sükûneti var;
Ve her bakışta bu bir ihtisâs-ı bî-tâbın
Eder sükûnunu kalbimde bir zaman bîdâr.
Ve bir tesâdüf-i enzara karşı gözlerini
Bir ihtirâz-ı perîşân içinde gizlerken,
Öper dudaklarının nâzikî-yi müskirini
Bir iştiyaak u perestişle gözlerim birden.
Meşâm-nevâz ü esirisin, en rakîk ezhâr
Nefeslerinde bırakmış bir ıtr-ı nâz ü hayâl;
Nefeslerin sanılır nefha-yî riyâh-ı bahâr,
Revân eder dil-i aşkımda bir havâ-yi visâl.
Nazarlarında bana tevdî’-i rûh eder ba’zen,
İçinde bir güneşin lem’a-yî füyûzâtı
Sarar muhabbetime bir ziyâ nevâzişten
Ve kalbimin uzanır lerziş-i münâcâtı.
Zamân olur ki bütün gölgelerle gaşy-i malâl.
Uzak bir ufka bakan bir nigâh ile mahzûn,
Sükûn içinde kalırsın. Fakat nedir ki bu hâl
Sesin durur, yine bir şeyler anlatır rûhun.
Ve ben semâya bakan bir nazarla mest-i hayâl,
Ulûvv-i hüsnüne bir ihtirâm ü takdisin
Lisân-ı aşkını rûhumla eylerim îsâl.
Cevâb olur buna meyl-î rükûdu gözlerinin.
Hamdullah Suphi Tanrıöver (1902]
FACEBOOK YORUMLAR