Nazmi Eroğlu Yazdı: Osmanlı Arşivi Uzmanlarının Serencamı

Yıllarını Osmanlı Arşivi'ne veren uzmanların gayretleriyle çağımızın en önemli terakki aracı olan (maziye ait) bilgilerin gün yüzüne çıkarılma, üretilme ve ilim âlemine sunulma ameliyesi her türlü övgünün üzerindedir.

Nazmi Eroğlu Yazdı: Osmanlı Arşivi Uzmanlarının Serencamı
23 Ağustos 2018 - 23:34

Nazmi Eroğlu

Araştırmacı-Yazar

23.08.2018

 

Osmanlı Arşivi Uzmanlarının Serencamı

Osmanlı Arşivi'nde çeyrek asırdan fazla bir süre içinde çok değerli arkadaşlarla beraber tarihimizin, kültür ve medeniyetimizin, kimliğimizin ve hâsılı kültürel varlığımızın en önemli temel taşları olan vesikalarla meşgul olduk. Bu, esasında bir inşa faaliyetinin veya yeniden doğuşun; eskilerin deyimiyle bir bâsübâdelmevtin seremonisi, daha doğrusu ayini içinde, ibadet aşkıyla yaptığımız bir faaliyetti.

Dışardan bakıldığında belli uzmanlık alanında memuriyetini ifa eden şahıslar olarak görüldüğümüz muhakkaktı. Ancak, bunun böyle olmadığını, meselenin memuriyet boyutunun çok ötesinde, tarihine angaje olan bir topluluğun Kaptan Grant'ın çocukları misali dünyada en önemli varlıkları olan kaybolmuş babalarını arama gayreti gibi bir halet-i ruhiyeyi ifade etmekteydi. En azından bu benim ve birçok mesai arkadaşım için böyleydi.

Otuz yıla yakın çalıştığım kurumda kendimi memur gibi hissetmediğimi burada itiraf etmeliyim. Evet, 657'ye tabi bir memur olmama, bunun kurallarına hassasiyetle riayet etmeme rağmen odama girdiğim ve masama oturduğum zaman, belgelerle adeta hemhal olurum. Ruskin'in yaklaşımıyla padişahlarla, vezirlerle, Osmanlının birçok kademesindeki memurlarla halvet haline geldiğimi her Allah'ın günü hissetmişimdir. Bu adeta bir aşığın (arşivcinin) maşuku ile (vesikayla) yaşadığı istisnai süreçlerin büyüleyici halidir.

Bu o kadar ileri boyuta varıyor ki, bazen Osmanlı kâtibinin yazdığı yazının güzelliği ve ifade gücünden hayranlığınızı ve bazen kötü ifade ve yazının bozukluğundan kızgınlığınızı ortaya koyan kelimelerin ağızınızdan çıkmasına sebep olmaktadır. Veya vesikada anlatılan bir olay, bir sorun hakkında odadaki arkadaşlarınızla uzun uzun müzakere yapmayı dahi gerekli kılmaktadır.

Arşivde görev yapan birçok uzman arkadaşın benzer hallerine şahit olmuşumdur. Örneğin, bir arkadaşın, içten, "Allah rahmet etsin" sözü ağızından gayr-ı ihtiyari döküldüğünde, korkuyla "kim vefat etti" diye sorduğumu hatırlıyorum. Arkadaşım, belgeden yüzünü bana çevirdiğinde üç yüz sene önce vefat eden bir Müslüman için bunu söylediğini anlıyorum.

Yıllarını Osmanlı Arşivi'ne veren uzmanların gayretleriyle çağımızın en önemli terakki aracı olan (maziye ait) bilgilerin gün yüzüne çıkarılma, üretilme ve ilim âlemine sunulma ameliyesi her türlü övgünün üzerindedir.

Bunları ne için yazıyorum? Arşiv camiasında yer alan arkadaşları övmek için mi? Hayır. Onların övgüye ihtiyacı yok. Ancak, yaptıkları iş sebebiyle bir nebze de olsa takdir görmek isterler. Bu, sanırım haklarıdır da. Arkadaşlarımızla temas eden ilim camiasından her yetkin kişinin bunun ne anlama geldiğini bilmemeleri mümkün değildir. Zira her bir arşivci bir "fikir işçisidir", fikir işçisi yani belge ve bilgiyi görünür kılan, koruyan ve tarihi verileri erbabıyla buluşturan asil insanlardır.

Devletin, Cumhurbaşkanlığı Sistemi çerçevesinde yeniden yapılandırılmasıyla Arşivler tek bir kurum altında toplanmış, Osmanlı Arşivi de bu bağlamda bu çatı altında birleştirilmiştir (Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı). Bu, beklenen ve hatta yeni sisteme göre olması gereken bir durumdur. Ancak, bu yapılandırma faaliyeti içinde -yukarıda anlatmaya çalıştığım- yetişmesi büyük bir birikimi gerektiren uzmanların farklı kurumlara tayinleri, arşivin "beyin gücünde" zayıflamaya yol açacağı muhakkaktır. Bunun telafisi zordur. Eldeki yetişmiş uzmanların, başka kurumlara gönderilmesi, söz konusu bilgi ve belgelerin en azından bir kısmının uzun süre nisyan perdesi gerisinde, karanlıkta kalacağına işarettir.

Bu bağlamda, arşivde kalan arkadaşlarla gidenler arasında kişisel marifetlerin ötesinde hiçbir fark olmadığını belirtmeliyim. Yani, başka kurumlara gönderilenlerin yerine, kurumda kalan uzmanlar tayin edilse –arşiv açısından- farklı bir durumun söz konusu olmayacağı meseleyi yakından bilenlerin malumudur. Hatta kendi uzmanlık alanlarıyla ilgisi olmayan kurumlara tayinleri çıkan arkadaşların içinde birçok birinci sınıf arşivci, araştırmacı, hatta akademik çalışmaları olan arkadaşlarımız bulunmaktadır.

Hâsılı devlet büyüklerimizin, uzman arkadaşları feda etmeden, meseleyi farklı bir yolla çözmesini ümit ve temenni ederim. Kıtaların kesiştiği bir ülkede maziden tevarüs ettiği mirasla varlığını sürdüren toplum ve devletimizin en önemli zenginliği insanıdır; daha doğrusu yetişmiş insan gücüdür. Bu cihetle en küçük bir kaybın terazinin dengesine etkisi olabileceği her zaman düşünülmelidir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Abdülkadir Altın
    5 yıl önce

    Sevgili kardeşim güzel tespitlerin için teşekkür ederim. Umarım ilgili makamlar yapılan keyfi yanlışlıkları düzeltirler. Yazdığın yazı çok güzel olmasının yanında bizlerin yalnızlığna bir ışık tuttuğu için de çok manidardır. Sağolasın var olasın. İmza Sarı Korsan.

  • Ali Osman Cinar
    5 yıl önce

    Uzun yıllar boyunca sabahtan akşama kadar birlikte o kelime öylemiydi, bu belge şunu mu ifade etmekte tartışması yaptığımız, ömrümüzün 30 yılını var olan ve gelecekteki tarihçiler için Osmanlı belgelerini en mükemmel bir şekilde sunma çabasını gösterdiğimiz, bu işte kalabilmeyi başarabilmiş odadaşım, meslektaşım ve vefakar dostum Nazmi Eroğlu'na nasıl teşekkür etsem azdır. Sağolasın üstadım.