MUSTAFA KAFALI'NIN ÖĞRENCİLERİ OLMAKLA İFTİHAR EDİYORUZ - Metehan ÇAĞRI

MUSTAFA KAFALI’NIN ÖĞRENCİLERİ OLMAKLA İFTİHAR EDİYORUZ

Mustafa Kafalı Hoca ile ilk karşılaşmam, Nisan 2010 tarihinde olmuştu. Ankara Türk Ocakları’nın Gazi Üniversitesi’nde Alparslan Türkeş anısına düzenlediği bir toplantıda konuşmacıydı. Ben ise Gazi Üniversitesi Bilişim Teknolojileri 2. sınıf öğrencisiydim.  Türk Milliyetçisi bir genç olarak hocanın Zeki Velidi Togan ve Atsız’ın öğrencisi olduğunu öğrendiğimde hoca ile tanışmayı çok istemiştim.

Mustafa Kafalı Hoca ile o gün tanışamamıştım fakat tanışıp, öğrencisi olma şerefine erişeceğimiz 2012 yılına kadar, büyüklerimden Kafalı Hoca’yı dinlemiş, hocanın makalelerini okumaya başlamıştım. 2012 yılının Kasım ayında Kabakçı Konağı’nda “Töre Sohbetleri”nin ikincisi düzenleniyordu. Töre Dergisi’nin genç bir gönüllüsüydüm; Mustafa ve Sevgi Kafalı Hocalarımızın Atsız’ı anlatacaklarını öğrendiğimde çok sevinmiştim. Milli Düşünce Merkezi gençleri olarak o gün tam kadro ordaydık ve Mustafa ve Sevgi Kafalı Hocalarımızı ilgi ile dinliyorduk. Atsız Ata’yı anlatıyorlardı bizlere... Atsız Ata’nın öğrencisi olmak ne büyük mutluluk olsa gerekti. O gün Kafalı Hocalarla tanıştık. Sonrasında ilk iş olarak soluğu Kafalı Hocaların evinde aldık.

Hocalarımız sağ olsunlar o günden sonra evlerinin kapılarını bize hep açık tuttular; sofralarına aldılar. Zeki Velidi Togan’ı, Atsız’ı, Kafesoğlu’nu, Erol Güngör’ü hep Kafalı Hoca’dan dinliyorduk. Türk tarihine, kültürüne dair sohbetler yaptığımız gibi Türk Milliyetçiliği’nin o çetin yıllarına dair hadiseleri de onlardan dinliyorduk. Yusuf İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesinde şehit oluşu hadisesini Sevgi Hocam’dan dinlerken gözyaşlarımı tutamamıştım.

Zaman çabuk geçti ve üniversite eğitimim bitti. Sonrasında Gazi Üniversitesi'nde Sosyal Bilimler’e geçiş kontenjanından yararlanarak Yüksek Lisans'ta Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı'na geçiş yaptım. Bir yandan bilimsel hazırlık dersleri alıp bir yandan da Genel Türk Tarihi kürsüsünün derslerini almaya başladım. Artık Kafalı hocanın eserlerini hobi olarak değil ilmi çalışmasını daha derinlemesine okuyarak yapıyordum.

“Hocaların hocası” olarak anılıyordu Prof. Dr. Mustafa Kafalı. Öyle şanslıydım ki Kafalı hocanın öğrencisi olan Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu yüksek lisans eğitimimde hocam olmuştu. Togan’dan Kafalı’ya, Kafalı’dan Gündoğdu’ya böyle güzel bir ekolün öğrencisi olmak ne büyük şans. Tanrı İnşallah bana da kendilerini Türklüğe adamış bu ilim insanları gibi olmayı ve Türklüğe hizmet etmeyi nasip eder.

Son bir bahis olarak yeniden Mustafa Kafalı Hocam’dan bahsedecek olursak; bildiğimiz gibi Türk Devleti ve milleti zor yıllardan geçiyor, işte bu gidişe dur demek ve Türk’ün ve Türkçülüğün sesini daha gür çıkartmak için Mustafa Kafalı Hocam Türk Ocakları Başkanlığı’na adaylığını açıklamıştı. Sandıkların kurulmasından oy kullanımına ve oyların sayımına kadar Mustafa Kafalı Hocam’ı ve listesini temsilen görevimi yaptım. Ne yazık ki kötü haberi vermek de bana düştü. Çok üzgündüm…

Vefa Gecesi düzenleniyordu hocaların hocası Mustafa Kafalı Hocamıza. Soğuk bir kış günüydü, Konya'daydık. İlber Ortaylı İstanbul'dan çıkıp gelmiş, Kafalı Hocanın elini öpmüş ve çağımızın Dede Korkut'u Kafalı Hocayı anlatmıştı tüm salona.

Geçtiğimiz ay hastanede yatıyordu Kafalı Hocam. Refakatçi olarak kalmıştık yanında genç öğrencileri olarak. Sağlık durumu iyiye gitmiş ve taburcu olmuştu. Geçen hafta da evinde akşam yemeğindeydik. Gayet iyi görünüyordu durumu. Sohbet ettik. Sadi Somuncuoğlu'nun gelip ziyaret ettiğini, sen bizim büyüğümüzsün deyip elini öptüğünü duygulanarak anlatmıştı.

Bu sabah Sevgi Hocamı arayıp arşiv çalışmasını tamamladığımı söyleyip yanlarına uğrayacaktım. Erteledim... Bu akşam arar, yarın giderim diyordum fakat kötü haber geldi. Atsız'ın Yamtar'ı göçüp gitti aramızdan. Başımız sağ olsun.

Vasiyeti; Atatürk'ün payitahtına gömülmekti. 30 Ağustos Cuma günü yerine getirilecek.

Mustafa Kafalı’nın öğrencileri olmakla iftihar ediyoruz.

Metahan ÇAĞRI