KURTULUŞ VE KURULUŞ - Yazan: Prof. Dr. Nurullah Çetin

KURTULUŞ VE KURULUŞ - Yazan: Prof. Dr. Nurullah Çetin
14 Kasım 2019 - 13:02 - Güncelleme: 14 Kasım 2019 - 13:20

KURTULUŞ VE KURULUŞ

Resimde 25 Nisan 1919 tarihinde Konya’yı işgal eden İtalyan askerleri ve eşeğiyle bir yerlere gitmeye çalışan zavallı Türk kadını görülüyor. Manzara bu. Resimde iki figür var: 1.İrade-i ecnebiyyeyi temsil eden işgalci Haçlı orduları, 2.İrade-i seniyyenin tebaası olan perişan Türk halkını temsil eden bir Türk kadını. Üçüncü figür olan irade-i milliyyenin temsilcisi olan istiklalci Türkler görünmüyor. Onlar sonra sahne alacaklar.

İstiklalci Türklerin önünde bu resimdeki berbat görüntüyü yok edecek iki aşama var: 1.Kurtuluş, 2.Kuruluş.

İrade-i seniyye, gâvurun dayatmasıyla Mondros Mütarekesi marifetiyle Türk ordusunu tasfiye etti. Hemen arkasından Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk, helal süt emmiş temiz Müslüman Türkleri arkasına aldı. Sıfırdan, yeniden Kuva-yı Milliye adlı Türk ordusunu kurdu. Durmaksızın arkadaki işgalci Haçlı gâvurları mübarek Türk-İslam yurdu Anadolu topraklarından sürüp çıkarmak için kutlu “Kurtuluş” cihadı başlattı.

Harold Courtenay Armstrong adlı İngiliz gâvuru kötü niyetle yazdığı kitabında Atatürk’ü “Bozkurt” olarak adlandırmıştı: “Grey wolf, Mustafa Kemal an İntimate Study of a Dictator” (1932)

Bizi işgal Ergenekon zindanından çıkarmak için yolbaşçılık eden Bozkurt Atatürk, Türklere “kurt olun!” diyerek “kurt oluş” savaşını başlattı. Kurtuluş, Türklerin işgalden kurtulmak için adeta hepsinin birer kurt olduğu mücadelenin adıdır. Kuva-yı Milliye adında Bozkurtlar ordusu kurarak düşmanlara karşı uluyan Bozkurtların “kurt uluş” savaşını yönetti ve sonunda kurt olan Türkler, emperyalist Haçlı sürülerinden yani resimdeki işgalci sürülerinden kurtuldular.

İkinci aşamada resimdeki eşek sırtında yol almaya çalışan ama alamayıp sürekli patinaj yapan fakir, geri, hurafeler altında ezilen Türk milletini ve onun siyasi teşkilatı olan Türk Devletini yeniden kurma yani kuruluş sürecine girildi.

Kuruluş aşaması Atatürk’ün “fikirlerimin babası” dediği Ziya Gökalp’ın “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (Çağdaşlaşmak)” diye formüle ettiği üç ana sütun üzerine kuruldu.

1.Türkleşmek: Başta devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” şeklinde tescillenerek bu devletin Türk devleti olduğu perçinlendi. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar kanalıyla Türk dili, Türk tarihi, Türk millî kültürü temelli bir millî yapı kuruldu. Bazı vatandaşlarımızın etnik kökeni farklı olsa bile tamamı ortak kültürel, sosyolojik, hukuki ve siyasi değerlerde birleştirilerek “Türk milleti” şemsiyesi altında tek millete gidildi.

2.İslamlaşmak: Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. Elmalılı Hamdi Yazır’a Türkçe tefsir yaptırdı. Hadisleri Türkçeye tercüme ettirdi. Böylece Müslüman Türk halkını cahil cühela ve kötü niyetli tarikat yapılanmalarının ya da kişilerin tasallutundan kurtararak İslam’ı asıl kaynaklarından doğru biçimde öğrenmelerini sağladı. Atatürk’ün kişisel olarak İslam hakkında ne düşündüğü, ne söylediği ya da nasıl yaşadığı bizi ilgilendirmez.

Nihayet kişisel bir düşünce, söylem ya da uygulama, o kişiyle sınırlı kalır. Ama biz bir devlet başkanını bizimle ilgili icraatlarına, topluma dönük yansımaları, etkileri, sonuçları bakımından yaptığı işlere bakarak değerlendiririz. Buna göre Atatürk, Müslüman Türk milletinin sorumlu bir yöneticisi ve beyi olduğu bilinciyle hareket etmiş ve halkının doğru, sahih İslam’la buluşması için resmî planda kurumsal temelleri atmıştır. Uygulamada bazı hataların olması, işin önemini azaltmaz.

3.Muasırlaşmak (Çağdaşlaşmak): Atatürk Türk millî eğitim sistemi içerisinde, sosyal, ticari ilişkiler mekanizmasında, bilim, teknoloji, kültür, sanat, hukuk gibi alanlarda ilerlemek, gelişmek kalkınmak için her türlü zemini döşedi. Onun döneminde hızlı bir kalkınma sürecine girmiştik.

Böylece kuruluş dönemimiz olan Atatürk Cumhuriyeti bize “Muasır Müslüman Türk” kimliği verdi. Ancak Atatürk’ün mekân değiştirmesinden sonra İsmet İnönü ile başlayıp günümüze kadar gelinen süreçte;

*Türkleşmemiz: Batıcılaşma, Kozmopolitizm, enternasyonalizm, Komünizm, globalizm, Türkiyelilik gibi ucube kavramlarla iğdiş edilmeye çalışıldı.

*İslamlaşmamız: FETÖ, Kedicikler Dini, cüppeli cüppesiz hoca taslakları, holdingleşen tarikatlar ve cemaatlar kanalıyla indirilmiş din İslam kaldırılıp uydurulmuş dinlere dönüştürülmeye çalışıldı.

*Muasırlaşmamız: Amerikancı eğitim sistemiyle, Amerika ve Avrupa’nın sömürge valisi gibi iş gören siyasetçiler eliyle terk edildi, bilim ve teknoloji atılımları dahilî bedhahlar; özellikle Siyonistler eliyle her seferinde törpülendi, engellendi ve biz şimdiye kadar süper devlet olmamız gerekirken geri bıraktırıldık.

Çözüm: Devlet ve millet olarak kurucu esaslara ve kuruluş felsefesine dönmektir. Yani güven veren tam istiklalci ve tam milliyetçi bir ruhla Türkleşmek; gerçek dine, Kur’an ve Hz. Muhammed merkezli sahih İslam’a tekrar dönerek saf, temiz, ahlaklı, dürüst bir Müslümanlıkla İslamlaşmak; ve çağın gerektirdiği her türlü bilim ve teknolojiye hız vererek batıyla aramızdaki boşluğu kapatarak gerçek anlamda muasırlaşmaktır.

*Kurtuluş, gerçek anlamda yeniden Türkleşmeyi, İslamlaşmayı ve Muasırlaşmayı siyasi bir program halinde Türk Devletine hâkim kılacak ehliyetli, liyakatlı, erdemli, tam güven veren bir kadronun “kurt oluş”uyla mümkündür.

Prof. Dr. Nurullah Çetin

 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum