Küçük Prensin künyesi - Yazan: Hadi ULUENGİN

Küçük Prensin künyesi - Yazan: Hadi ULUENGİN
13 Kasım 2019 - 15:45

Saint - Exupery emsalsiz ‘Küçük Prens’e, uzak gezegenin çocuğuna ilk kez, uçağının mecburi iniş yapmış olduğu bir çölde rasladığını anlatarak başlar.

O'nun kendisinden hemen bir koyun resmi çizmesini istediğini ekler.

Ama Küçük Prens Saint-Ex'in karaladığı eskizlerden hiçbirini beğenmez.

Motorunu tamir etmek telaşında olan Fransız pilot nihayet bir sandık resmeder ve hayvanın bunun içinde olduğunu söyler.

Bedeni görünmeyen sanal koyun tam Küçük Prens'in arzuladığı gibidir.

Hayal çocuklukların kitabı hayal imajların gerçeğinde başlar.

* * *

YİNE öyle biter. Dünyadan biraz bezgin düşen Küçük Prens tekrar gezegenine dönmeye karar verdiğinde çölde tanıştığı zehirli yılana kendini sokturur.

O zaman Antoine de Saint-Exupery şunları yazar:

‘Ayak bileği hizasında sarı bir kıvılcım çakar gibi oldu. Bir an durakaldı Bağırmadı. Bir ağaç gibi yavaştan düştü. Kumdan dolayı ses bile çıkmadı.

Şimdi biraz teselli olmuş gibiyim. Tam değilse bile... Ama biliyorum gezegenine döndü çünkü gün ışıdığında vücudunu bulamadım. Ağır değildi... Ve geceleri yıldızları dinlemesini seviyorum. Sanki beş yüz milyon çıngırak...’

Mevcut olmayan bir koyun gerçeğinde başlayan ‘Küçük Prens’ yine mevcut olmayan bir vücut gerçeğinde noktalanır.

* * *

‘KÜÇÜK Prens’i ilk kez keşfettiğimde ilkokul üçüncü sınıfı bitirmiştim.

Karnemi ‘pekiyi’yle eve getirdiğimin ertesi günü ebeveynlerimden hediye olarak, Faik Sabri Duran imzasını taşısa bile bir yerlerden apartma olduğu anlaşılan ‘Kaşifler Alemi’, ‘İnsanlar Alemi’, ‘Hayvanlar Alemi’ ve ‘Yeryüzü Gökyüzü’ dörtlemesini ve ‘Doğan Kardeş Yayınları’nda çıkmış Selma Lagerlöf ‘Halime siyle Saint - Exupery ‘Küçük Prens'ini aldım.

Bunlar o dönem Türkiye'sinde son derece ‘lüks' addedilen ciltlerdi.

Hafta içinde Kızıltoprak sayfiyesine taşındık ve hiç unutmuyorum, ‘Küçük Prens'in kapağını köşkün bahçesindeki çınar ağacı altında otururken açtım.

İkindi kahvaltısında vişne reçeli sürülmüş tereyağlı ekmek yediğim için Annem kitaba dokunmadan önce ellerimi iyicene yıkamamı tembihlemişti.

Birinci sayfayı çevirdim ve okudum: ‘Altı yaşındayken, bir defasında...'

‘Küçük Prens'in gezegenine ilk defa o zaman uçtum.

Ve sonra o kadar çok uçtum ki...

* * *

ASLINDA sırf ‘Küçük Prens'in gezegenine değil şaheser kitabın büyük yazarı Antoine de Saint - Exupery' nin tüm evrenine uçtum.

‘Güney Postası'nı okurken, meslekten pilot bu 20. yüzyıl hümanisti Ant Dağları zirvesine çarpmasın diye levyeyi hep yukarı çektim. ‘Gece Uçusu'nda, sisler altından pisti seçebilmek için lumbozdan dışarı endişeyle baktım.

‘Bir Rehine Mektup'ta özgürlük ve insan fedakarlığı hakkında düşündüm.

Her seferinde, tilkinin kendisine ‘beni ehlileştir' diye yalvardığı ve işi başından aşkın Saint-Ex'in de ona sanal koyun çizdiği Küçük Prens'e döndüm.

Ve yine her seferinde kitabın kapağını kapattığımda, askeri kokpitte keşif uçuşuna çıktığı 31 Temmuz 1944 günü ve Akdeniz üzerinde Alman bataryaları tarafından düşürülen Saint - Exupery'nin de tıpkı gezegenine giden Küçük Prens gibi bir daha hiç dönmediğini hatırladıkça, yazarın hayatının böyle bir sonla noktalanmasına çok sevindim.

Enkazın ve cesedin enginde hiç bir zaman keşfedilmemesini ise kendisinin de küçük roman kahramının vücudunun çölde bulamamasına benzettim.

Fransız edibin aslında Marsilya açıklarında sulara gömülmediğini ve Küçük Prens'se komşu giderek ‘beş yüz milyon çıngırak'tan birini çaldığını düşündüm.

* * *

FAKAT geçen gün ne oldu biliyor musunuz ?

Akdeniz'de avlanan bir balıkçının ağına Saint-Ex'in künyesi takıldı.

Aradan tam elli dört yıl geçmiş deniz suyu, pas, oksidasyon, çakıllanma falan künyeyi bir kazdılar ki, üzerinde hem Antoine de Saint - Exupery'nin ve Arjantinli karısı Consuelo'nun adı yazıyor, hem de ölümünden bir yıl önce New York'ta yayınlattığı ‘Küçük Prens' editörünün adresi var.

Dolayısıyla, şimdi donanma botu, keşif helikopteri, dalgıç maskesi, harıl harıl 1944 uçağının enkazını ve Saint - Ex'ten kalanı bulmaya çalışıyorlar.

Bense buna müthiş hüzünleniyorum. Dokunsanız ağlayacağım...

Onlar ne hakla sandık içine çizilmiş koyunu görünür kılmaya çalışıyorlar ?

Onlar hangi selahiyete dayanarak vücudu çölden gezegene uçmuş Küçük Prens' i tekrar şu sefil yerküreye indirmeye kalkışıyorlar ?

Onlar neden sanal gerçeği nesnel gerçeğe dönüştürmeye uğraşıyorlar ?

Boşuna çaba harcamayın efendiler !

Saint-Ex orada değil ve künyeyi sizi yanıltmak için yukarıdan fırlattı.

Zaten bakın geceleri yıldızları dinleyin, beş yüz milyon çıngıraktan birini Küçük Prens, diğerini de ‘altı yaşındayken, bir defasında...' diye başlayan büyülü kitabın emsalsiz yazarı çalıyor.

Kaynak: Küçük Prensin künyesi / Hadi ULUENGİN / Hürriyet / 1 Kasım 1998

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum