KALK AYAĞA (Bölüm 2) - MEHMET BURAK ÇERİ

KAHRAMAN ORDUMUZA

KALK AYAĞA (Bölüm 2) - MEHMET BURAK ÇERİ
01 Mart 2017 - 19:50 - Güncelleme: 01 Mart 2017 - 23:53

KALK AYAĞA (BÖLÜM -2-)                       

 

- KAHRAMAN ORDUMUZA -  

 

 

 

  Karşısında Türk askerini görünce şaşaladı Halid. Hilal’in yıldız bekçileri gelmişlerdi. Ayağa fırladı. Silahını geri verdi karşısındaki asker. ‘’Hemen eli silah tutan herkesi en güvenli yere topla.’’ dedi. Sözleri biter bitmez fırladı Halid. Sevinçten ağlıyor, şükürler ediyordu. ‘’Öleceksek adam gibi öleceğiz.’’

  Bütün herkese haber etti. Eli silah tutan direnişçileri organize edenleri peşine taktı. Türk askerinin geldiğini duyanlar çocuklar gibi seviniyordu. Savaş çıkmadan evvel büyük bir market olan yerde toparlandılar. Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir binbaşı toplanma yerine geldi. Peşinde de onun rütbesinden düşük ancak özel kuvvetlerden olduğu giyimlerinden belli iki kişi vardı. Herkese rahat hitap edeceği bir yere geçti. Ve konuşmaya başladı. ’’Kardeşlerim,size Türkiye’den selamlar getirdim.’’ salondakiler tekbirler getiriyordu sevinçten. ‘’Artık savunma değil, taarruz edeceğiz. Teröristleri buradan atıp, sizin ve kendi halkımızın güvenliğini sağlamak için geldik. Yorulmak yok. Bıkmak asla! Ümitsizliğe kapılmak yasak! Allah’ın izniyle bu katil sürüsünü buradan süpüreceğiz! Hilal’in gölgesinin düştüğü her yerde varolacağız!’’

  Hepsi sevinçten ağlıyordu. Ancak artık ölseler de gam yemezlerdi.’’ Şimdi herkesi, eli silah tutan kim varsa getirin. Evvela yaşlı, kadın ve çocukların çatışmadan uzak kalmaları için bir hat oluşturacağız. Sabaha karşı takviye birliklerimiz gelecek.’’

  Bir bir yapacaklarını anlattı binbaşı. Harekat planlarını anlattı. Öncelikli olarak teröristlerin yuvalandığı mahalleyi temizleyeceklerdi. Ve bölgeyi çatışmadan uzak tutacaklardı. Böylece Rusya ve rejim bölgeyi terör bahanesiyle vuramayacaktı.

  Sabaha karşı zırhlı birlikler ve komando birlikleri bölgeye intikal etti.

  Binbaşı direnişçilerle birlikte askerlerini kardı. Özel kuvvetlere mensup askerleri de belli plan ve programa göre düzenledi. Bu operasyonu bizzat yöneten genarelden aldığı talimatları uyguladı. İlk görev mühimmat depolarını ve kalabalık olarak toplandıkları yerleri tespit etmekti. Bölgeyi bilen beş kişiyi istedi. Özel kuvvetlere bağlı iki askeri, Ali ve Ömeri çağırdı. ‘’Dediğim yerleri işaretleyin. İşi başarırsanız size özel koç kesip kendi ellerimle Adana kebabı yapacam oğlum!’’ ‘’Emredersiniz komutanım!’’ bir iki adım sonra Ali geri dönüp,’’ Komutanım bu Ali Urfa’lı ya şimdi anlamaz etten. Öyle acısız falan yapalım derse aman kebaba kıymayın.’’ ‘’Oğlum kebap dediğin acısız olur mu? Hadi koş koş.’’ ‘’Emredersiniz komutanım!’’

   Hava kararmaya başladı. Halid de sızma işlemi yapacakların arasındaydı. Halid ‘’Herkes karınca gibi çalışıyor. Düzenli hareket herkese bir ümit ve görev şevki getirdi.’’ Ömer kaşını kaldırdı. Halid’e dönüp ‘’Yıllar evvel Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşı'nda dağınık olan unsurları düzenli hele getirip savaşı kazandı...’’

 

  Hızlıca bölgeye gittiler. Özellikle teröristlerin nöbet tuttukları yerleri incelediler. Sonunda bir mühimmat deposu buldular. Bazı kalabalık yerleri de tespit ettiler. ‘’Bu gece çok güzel olacak Halid. Yüksek bir tepeden izleyebilsek ne güzel olur.’’ dedi Ali. Görevi çabuk ifa etmişlerdi. DAEŞ’li teröristler bölgede olup bitenden habersizdi. Böyle bir girişim akıllarının ucundan geçmezdi.

  Geri karargah olarak belirledikleri yere döndüler. Binbaşıya işaretledikleri yerlerin koordinatlarını verdiler.Halid bu işaretlemelerin ne işe yarayacağını sordu. Binbaşı anlatmaya başladı’’Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Hava Kuvvetleri Komutanlığı bölgeye hava harekatı icra edecek. Ardından bölgede neye uğradığını şaşıran teröristler, o şaşkın hallerindeyken biz devreye gireceğiz. O mahalleyi temizlersek sivilleri bir araya toparlarız ve meskun mahalden uzakta çatışma şansımız olur.

  Binbaşı sözünü tutmuş,koçları kestirmiş, etleri bölgenin kadınlarına doğratıyordu. Söz  verdiği gibi acılı Adanaları yapıyordu. Diğer kadınlarda  etleri kavuruyordu. Askere dağıtacaklardı. ‘’Bizde sözden dönülmez aslanım. Yiğin ulan!’’

  Gece 02 sularıydı. Gökleri yırta yırta gelen savaş jetlerinin sesi duyuluyordu. Ancak bu kez korkması gerekenler DAEŞ’li katillerdi. Tespit edilen noktalara bomba yağdırıyordu jetler. Geceyi aydınlatıyordu her isabet. Cehennemi bu dünyada yaşamaya başlamıştı DAEŞ’li katiller. Merkez, hava harekatının biteceği saati bildirdi. 03.28'de harekat bitti. Ancak oraya yardıma gelecek bir grup kalabalık daha vardı. 2 km uzaktaki bu grubu da İHA’larla tespit etmişlerdi. Kilis’de konuşlu Fırtına Obüsleri de orayı vurmaya başlamıştı.

  Askerler ve bölgedeki direnişçiler toparlanıp yaklaşık yarım kilometre mesafedeki bu mahalleye girmek için hareket etmişlerdi. M60 tankları ve zırhlı araçlari ile bölgeye ağır bir saldırı yapacaklardı. Tanklar mahallenin etrafını sarmaya başladı. Tankları ve zırhlı araçları karşısında gören DAEŞ’li katiller daha şaşıramadan askerler veya direnişçiler tarafından leşe çevriliyorlardı. Binbaşı telsizden sürekli emirler veriyor, askerlerine ve direnişçilere moral vermekten geri durmuyordu. ‘’Haydi aslanlarım! Kükreyin! Son teröriste kadar serin leşlerini!’’

  İbrahim Cafer bir köşede pusmuş, apartmanın yanından beliren teröristeleri tek tek avlıyordu. Binbaşı onu özel olarak oraya geçirmişti. Eline verdiği MPT çok hoşuna gitmişti. Derme çatma silahlardan sonra bu yeni ve modern silah mükemmeldi. Binbaşı bu silahı ona özel olarak vermişti. Ancak İbrahim Cafer mühimmatları eksik almıştı, daha doğrusu unutmuştu. Son üç mermisi kalmıştı. Üzerine doğru dört teröristin koştuğunu gördü. Ateş edip ikisini vurdu. Ancak ikisi hala geliyordu. Bıçağına davrandığı sırada koşan teröristlerden biri muhtemelen keskin nişancı atışıyla vuruldu. O anda diğer terörist arkasını dönüp koşmaya başladı. İbrahim Cafer de onu kovalıyordu. Artık kaçan değil kovalayan olmak ona haz veriyordu. Ancak teröristin kıyafetinde bir anormallik olduğunu farketti. Fazla şişkindi kıyafetleri. Çevik ve güçlü bir genç olan İbrahim Cafer üzerine atladı. Terörist, Cafer'i üzerinden savurdu. Cafer tekrar üzerine atıldı. Bu kez terörist, Cafer’e kafa attı. Yere düşen Cafer can havliyle bıçağı teröristin bacağına sapladı. Acı bir feryatla kendini yere atan terörist ceketinin önünü açtı. Bombanın kumandasını eline aldı. Cafer ‘’Canlı bomba!’’ diye bağırdı. Bölgede olan askerler ve direnişçiler siper aldı. Ancak Cafer kaçamadı. Canlı bomba kendini patlattı. Cafer şehit düştü. Bedeni patlamanın etkisiyle duvara savruldu. Bir iki uzvu kopmuştu. Onu gören bir iki arkadaşının dili tutulmuştu. Ancak Cafer Onlarca arkadaşının canını kurtarmıştı.

  Jetler tarafından vurulan mühimmat depolarından biri hala yanıyor ve arada patlıyordu.

  Diğer taraftan bomba yüklü bir araç geliyordu. Göğüs göğüse müthiş bir kayıp veren teröristler son ve en kalleş çarelerine başvurmuştu. Suriye ordusundan ele geçirdikleri bir zırhlı araca bomba yüklemişlerdi. Bir binanın içindeki teröristlerle çatışan askerlerin ve direnişçilerin olduğu yere doğru gidiyordu araç. Tankların görüş alanında değildi. Zırhlı olduğundan kurşunlar hasar vermiyordu.

  ‘’Bombalı araç!’’ diye bir bağırış yükseldi. Herkes pür-dikkat araca kilitlendi. Araç üzerlerine doğru geliyordu. Bir şey yapılmazsa belki de yüzlerce asker ve direnişçi şehit olacaktı...

   Ömer ‘’Nerede bu roketçi!’’ diye bağırdı. Roketatardan sorumlu asker hemen roketi doldurdu.Roketatarla araca bir atış yaptılar. Roket aracı vurdu ancak hala geliyordu. Alelacele tekrar doldurup atış yaptılar. Aracın tam önüne düşen roket düştüğü yerde bir çukur oluşturdu. Çukara giren araç yan devrildi. Sonra teröristler tarafından infilak ettirildi. Müthiş bir ses ve büyük bir güç ortaya çıktı. Grubun arasına dalmasına izin verilmemişti.Lakin Araca yüklenen bombanın etki alanı genişti. Saatler süren operasyonda mahalledeki son DAEŞ’li de etkisiz hale getirildi. Yüzlerce DAEŞ’li imha edilmişti. Çatışmalardan sonra bilanço oraya çıkmıştı. Üç tanesi Türk askeri olmak üzere 11 şehit verdiler. Ve şihitlerden hiç biri kurşun yarasıyla şehit olmamıştı. Hepsi bombayla idi. Mahalleyi temizlemeyi başardılar.

  Binbaşı şehitlerine baktı. Gözleri dolu dolu olmuştu. Askerlerine ve direnişçilere döndü. ‘’Bu coğrafyada bizim bizden başka kimsemiz yok! Göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Ancak bu katiller her an enselerinde olduklarımızı bilecekler. Asla ve asla rahat uyuyamayacaklar! Cehennem peşlerinden gelecek’’

 

 

-          Devamı Gelecek-

   

Mehmet Burak Çeri

tarihistan.org

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum