KAİNATA BAKIŞTA TARİH: DEDE KORKUT / Necdet CURA

KAİNATA BAKIŞTA TARİH: DEDE KORKUT / Necdet CURA
17 Şubat 2020 - 21:12

KAİNATA BAKIŞTA TARİH: DEDE KORKUT

Tarih, öyle bir ilimdir ki okuyan eğer şuur sahibiyse daha önce hiç düşündürmediklerini düşündürebilir. Eğer şuur sahibi değilse ve hala okumaya devam ediyorsa bu sefer bazı konularda bilinçlenmeye başlar. Adım adım gerçekleşir. Bu, fikriyatlar muhasarasında her alandan kuşatılmaya çalışılan ülkemizde Tarih ilmini daha da önemli kılıyor.

Fikir, zikirdir. İnsan, düşündüğünü yazabilir. Merak ettiğini araştırabilir. Google aramalarında Türkiye’de en çok araştırılan (yani aratılan) kelimeler kısa bir zihin haritası çizmenizde size yardımcı olacaktır.  Bir çocuğun daha bebek iken kulağına söylenen Dede Korkut kelamları, onu büyüdüğünde milli bilinç sahibi bir birey yapabilir.

Nasıl mı?

Dede Korkut Hikayeleri başlangıç safhasında henüz daha hayatın anlamı gibi yaşından aşkın soruları kafada düşündürmeyecektir elbette. Kulağına söylenen ninni, televizyonda izlediği çizgi film ve ilerleyen yaşlarda okuduğu hikaye onu, bu büyülü ve harikalarla dolu Türk evrenine çekecektir. Bamsı Beyrek ve Deli Dumrul gibi olacaktır zaman zaman. Bu hikayelerle kendini gürbüz, yiğit bir genç olarak görecektir. O evrendeki karakterlerle kendini özdeşleştirecektir. Bu, izlediğimiz hemen hemen her film için geçerlidir. Eğer buna katılmıyorsanız yakın dönemimizde Türk televizyonlarına damga vuran, vazgeçilmez dizilerden biri olan Kurtlar Vadisi dizisinden gidelim. Boşuna mı kılındı Süleyman Çakır’ın gıyabi cenaze namazı?

İlerleyen yaşlarda okumaya ilgisi varsa bu hikayelerin olduğu kitapları arar. Merak eder. Bu merak onu kütüphanelere götürür. Gittiği yerlerde merak duygusunu bir tek kitapla yetinmeyeceğini bilen gencimiz başka kitaplara yelken açar. Başka kitaplara yelken açtığı gibi kafasında pek çok sekme açılır.

Dede Korkut kimdi?

Deli Dumrul’un amacı neydi?

Edebiyat ve Tarih neden kıymetlidir?

Deli Dumrul ve onu deli kılan faktörlerin altına indiğimizde Tiyatro sahnesinde bol bol söylediğimiz ‘’Alt metin’’ ile karşılaşan genç, hayat arkadaşını doğru seçmesi gerektiği çoktan beyninin bir köşesine işlenmiştir.

Bunu arttıracağımız pek çok soru sormaya başlar. Eğer soruların cevabını bulabilirse mutlu olur. Mutlu olduğu işi yapmaya başlarsa ondan daha mutlusu yoktur. Bir gün kendini arşivde, çalışma odalarında, kütüphanelerde bulan insan ‘’Evreka!’’ diye bağıran Arşimet’ten farksızdır. Kütüphanede sesli olarak haykıramaz belki ama mutluluktan havalara uçmuştur çoktan.

Bundandır ki, erken yaşlardan itibaren milletimizin Tarih eğitim alması elzemdir. Hayati bir önem taşır. Gelişmiş ülkeler işin çoktan farkına varmış olsa gerek, devamlı toplumu ayakta tutacak mitler ve kurgusal evrenler kurma peşindeler.  Bizim ise çok zengin bir medeniyet ve kültür birikimimiz olmasına rağmen medya sektöründe çok az yapımımızın olması üzücüdür. Yüzüklerin Efendisi biz dahil pek çok ülkede izlendi. O kurgusal evrende pek çok tarihi olay, kişi ve devletlerden alıntılar vardı. Daha bu yıl final yapan ve seyircisinin son sezonun pek sevmediği Game of Thrones(Taht Oyunları) dizisinde de öyleydi. Stark Hanedanı’nın kurt başlı sancağı size ne hatırlatıyor? Dothrakilerin devamlı at üstünde olması, sert yapıya  sahip olmaları peki?

Tarih bilinci, tarihten daha fazlasıdır.

Necdet CURA

 

Bu yazı Manisa Denge Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum