İlklerin Sultanı 2. Abdülhamit

Sultan 2. Abdülhamid, geçmişten günümüze en çok konuşulan ve etki bırakan padişahlardan biri. Tarihçi yazar Zafer Bilgi, “Modern Türkiye’nin Mimarı - Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi” kitabında farklı alanlarda kurumlar açan, teknoloji, sanat ve ulaşım alanında faaliyetlerde bulunan Sultan’ın başka bir yönüne dikkat çekiyor. Bilgi, Sultan’ın her dönemde eserleriyle yaşadığını söylüyor.

İlklerin Sultanı 2. Abdülhamit
15 Haziran 2020 - 10:59

Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye, çeşitli padişahlar döneminde yapılan eserleri yaşatmaya devam ediyor. Günümüzde bıraktığı iz en belirgin olan padişahlardan biri kuşkusuz Sultan 2. Abdülhamid. Kızılay, PTT, Hamidiye suları, Haydarpaşa Garı, Ziraat Bankası, Kabataş Lisesi, Beyazıt Kütüphanesi gibi farklı alanlardan yüzlerce eser örnek gösterilebilir. Tarihçi yazar Zafer Bilgi, Mihrabad Yayınları arasından çıkan “Modern Türkiye’nin Mimarı - Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi” adlı kitabında Sultan’ın yaşayan ve kaybolan faaliyetlerini araştırdı. Bilgi ile Sultan’ın farklı çalışmalarını konuştuk.

Yeni Şafak Gazetesi Pazar Eki: https://www.yenisafak.com/hayat/ilklerin-sultani-2-abdulhamit-3544674

Sultan’ın üretici bir kimliği var. Kişiliği, fikriyatı ve eylemleri arasındaki bağ konusunda ne söylenebilir?

Sultan aldığı eğitimlerle sadece kendisi aydınlanmamış, bu aydınlığı milletine de hizmet yoluyla yaşatmıştı. Sultan’ın kişiliği eyleme şöyle yansımıştı: Dönemin Osmanlı coğrafyasında açtığı ilk, orta, lise ve yüksek öğrenim okullarıyla eğitimin ilerlemenin önündeki en büyük ivme olduğunu göstermişti. Örneğin müziğe olan ilgini Yıldız Sarayı’nda hayata geçirdiği opera konserleri ile güzel sanatlara olan alakasını kurduğu Sanayii Nefise Mektebi ile göstermişti. Bu mektep bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi olup ülkemizin ilk güzel sanatlar akademisiydi. Bir düşünsenize ülkenin güzel sanatlar akademisinin kuruluşuna öncülük eden bir Sultan aynı zamanda mahir bir marangoz. Bu hobisini de ihtiyaç sahiplerine veya kurumlara bağış yaparak hayra vesile kılıyordu. Yaptığı bağışlardan biri bugün Süleymaniye İstanbul Müftülüğü’nde bulunan Şer›iye Sicilleri arşivi idi ve bugün hala durmakta.

 
Dünyanın ilk hedefe torpido atışı yapan denizaltısını donanmaya yine Abdülhamit Han kazandırmıştır.

KÜRESEL ÇAPTA DÜŞÜNDÜ

Modern Türkiye’nin temellerinin bu dönemde atıldığını okuyoruz kitabınızda. Birkaç örnek verebilir misiniz?

Bugün Türkiye’nin birçok kurumunun temellerini o atmıştı. Ziraat Bankası’ndan Kızılay’a, Darülaceze ve PTT’ye, içtiğimiz Hamidiye suyundan, ilk telefon ve elektrik altyapısına, Sirkeci ve Haydarpaşa Garı’ndan, ülkemizin en iyi liseleri İstanbul Erkek ve Kabataş Lisesi’ne, Anadolu’daki birçok şehirdeki hükümet konaklarından Bayezid Devlet Kütüphanesi’ne birçok yapı, onun yadigârıydı.

 

 

 

Sultan’ın döneminde faaliyete geçen kurumlarda ana hedefler nelerdi?

Sultan kurumları hayata geçirirken küresel çapta düşünmüştü. Bir imparator fikriyatına sahipti. Bu yüzden onun için “Osmanlının son imparatoru” yakıştırması yapılır. O global eserler meydana getirmişti. Onun fikri tekrar dünyaya Osmanlı’nın hakimiyetini sağlayacak kurumların temelini atmaktı. Motivasyonu, halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak görmesiydi. Hedefi ise Hasta Adam’ın ayakta durduğunu, tekrar dünyayı yönetecek kudrete sahip olduğunu göstermekti. Bu amaçla yeniden güçlenip kalkınmaya hazırlanan ülkesinin ileride çıkabilecek büyük harplerden uzak kalmasının planlarını yapmıştı.

 

 

 

İLK DENİZALTINI YAPTI

Dünyada ilklerden olan bir denizaltı var o dönemde. Sonrası?

Denizaltı hikayesi çok gariptir. Bu, dünyanın ilk hedefe torpido atışı yapan denizaltısı idi. Bunlar alanında öncü atılımlar olmakla birlikte atış denemelerinden sonra hasar görmüş bakıma alınmıştı. Onarımları için hatırı sayılır bir maliyete ihtiyaç olmuş ancak yıkılma sürecine giren devlet buna finans ayırma yoluna gidememiş ve bu denizaltılar Haliç’te bir süre kaldıktan sonra sökülerek envanterden çıkarılmıştı.

 

 

 
Sultan II. Abdülhamid Han’Iın “Cisr-i Hamidi” Rumeli Hisarı-Kandilli arasındaki (Hamidiye Köprüleri) projesinin maket resmi (1900)

Bugüne baktığımızda Sultan’ın projeleri, açtığı yol kendisini nasıl göstermiştir?

Bugüne baktığımızda, Sultan’ın projeleri hayata geçtikçe ne kadar büyük bir düşünce zenginliğine sahip olduğu anlaşılıyordu. İstanbul’daki Boğaz köprüleri ve Marmaray onun projesiydi. Ömrü vefa etmedi hayata geçirmeye. İlk otomobil ve ilk telefon hattı onun projesiydi. Bakın bu projeler bugün hala yaşatılmaya çalışılıyor. Misal, Aşiret mektebi projesiyle Güneydoğu ve Doğu’daki aşiret reislerinin evlatları devletin özel mekteplerinde bir yandan dönemin ileri eğitimini alırken diğer yandan sadakat, bağlılık, vatan sevgisiyle yetiştirilecek ve devletin o bölgelerde sürekliliği sağlanacaktı. Bu projelenin yaşaması demek Güneydoğu’da bugün yaşadığımız birçok sorunu çözecekti. Onca sıkıntıya rağmen, O tahtan indirildiğinde 1909 yılında, Osmanlı devleti dünyanın en güçlü ilk beş devletinden biriydi. Sultan, sonraki dönemlerde ne kadar unutturulmaya çalışılsa da, eserleriyle yaşadı. Onu şu sözle özetleyebiliriz: İnsan odur ki ardında bırakır eser; eseri olmayanın ardından yeller eser.

ÖMRÜ YETİŞMEDİ

 

 

 
Tarihçi-yazar Zafer Bilgi

Sultan İslâm alemi için ne ifade ediyordu? Anadolu dışındaki coğrafyalar için neler yapıyor?

Sultan 2. Abdülhamid Han, İslam aleminin son etkin halifesiydi. Yani bütün Müslüman ülkelerin dini lideri idi. O ümmetin derdiyle dertli hissediyordu kendisini. Bu yüzden Pekin’e Hamidiye Medresesi’ne kurduruyor, Japonya’ya Ertuğrul Fırkateyni’yle yardım gönderiyor, Yemen’e birçok hayır kurumu kuruyor, Balkanları ve Ortadoğu›yu kalkındırma projeleri hayata geçiriyordu. O, İslam Alemi için bir kurtarıcı idi. Ancak ne kendi ne devletinin ömrü kifayet ediyordu bu kurtarıcılığı tam anlamıyla hayata geçirmeye.

SALGINA KARŞI HİZMET ETTİ

 

 

 

Koronavirüs nedeniyle karantinada geçiyor günlerimiz. Osmanlı da salgınlar geçirdi. Sultan zamanında yapılan sağlık hamleleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Sultan salgınlara dönük hizmet etmişti. O, bu icraatını yaptığı büyük sağlık kurumları ve ülkesine taşıdığı sağlık uzmanlarıyla göstermişti. Döneminde Haydarpaşa Numune ve Gülhane Hastanesi ve Darülaceze açılmış, Vakıf Guraba ve Haseki Hastaneleri büyütülmüştü. Kuduz aşısını keşfeden Pasteur ülkeye davet edilerek, para ve mecidiye nişanıyla ödüllendirilmişti.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum