Necdet CURA yazdı: İKİNCİ VİYANA KUŞATMASI: DÖNÜM NOKTASI

Necdet CURA yazdı: İKİNCİ VİYANA KUŞATMASI: DÖNÜM NOKTASI
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 15 Nisan 2020 - 19:22

İKİNCİ VİYANA KUŞATMASI:DÖNÜM NOKTASI

Kanuni Sultan Süleyman Han devri, Osmanlı İmparatorluğu açısından her anlamda zirve denilen bir dönemdir. İlim, kültür, sanat, ordu bunların başında gelir. Barbaros Hayreddin Paşa, Mimar Sinan, Ebusuud Efendi, Matrakçı Nasuh, Taşlıcalı Yahya, Fuzuli, Baki gibi isimlerin yaşadığı bir çağdır.

46 yıl süren saltanatı boyunca Osmanlı’nın pek çok sefer noktasında kilit bölgeler alınmıştır. Belgrad, Avrupa seferleri açısından kilit bir konumdayken, Rodos adası ise Akdeniz seferleri açısından önemli bir kilittir. Bu iki yerin alınmasıyla birlikte devlet önemli merkezlere seferler düzenlemiştir.  Hakimiyetleri pekişmiştir.

Belgrad, Fatih Sultan Mehmet Han döneminde kuşatılmış fakat başarısızlıkla sonuçlanan sefer neticesinde alınamamıştır. Rodos da öyledir. Rodos da Fatih Sultan Mehmet Han döneminde kuşatılmış fakat alınamamıştır. Bu mühim iki yeri almak  Fatih’in torunun oğlu olan Kanuni’ye nasip olmuştur.

Bu iki padişahın dönemi önemlidir. İyi tetkik edilmeli, gelecek nesillere iyi aktarılmalıdır.

Belgrad’ın feth olunmasıyla birlikte Osmanlı Devleti ‘’Orta Avrupa’’ olarak tabir ettiğimiz coğrafyada ilerlemiştir. Mohaç Meydan Muharabesi(1526) ise Macar ordusunu iki saat gibi kısa bir sürede yendiğimiz bir savaştır. Bu savaş, imparatorluğun  zirve manzaralarından birisidir.

Belgrad ile başlayan, Mohaç ile devam eden bir süreçtir bu.

Mohaç ile ortadan kalkan Macaristan Krallığı ile birlikte Kanuni, Avusturya’ya karşı ilerlemeye başlamıştır.

Tarihler 1529 yılını gösterdiğinde, Osmanlı orduları kendilerini Viyana kapılarında bulurlar.

Zirvenin de zirvesidir artık bu olay.

Kış şartları, askerin huzursuzlanması, ağır topların getirilmemesi gibi faktörlerden ötürü ordu payitahta çekilmek zorunda kalır.

Bazı tarihçiler, ‘’gözdağı vermek için çekildiler’’ diye söylese dahi bazıları ise ‘’o kadar kalabalık orduyu sadece gözdağı vermek için getirmiş olamaz!’’ diyerek bu ifadeye karşı çıkmıştır.

Bu kuşatma, başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra asırlar geçer.

Sultan  IV. Mehmet Han dönemidir artık.

Köprülüler iktidarıyla devlet, tekrar eski gücüne ve fütühat devrine başlamıştır. Galiçya, Girit, Kamaniçe gibi yerler alınmıştır.  Köprülü Mehmet Paşa, ilk isimdir. Devamında gelen oğlu Fazıl Ahmet Paşa da bir diğer Köprülü ailesinin mensubudur.

Girit adası, dünya tarihinin gördüğü en uzun kuşatmadır. Sultan İbrahim Han döneminde başlayan kuşatma, nihayet Köprülüler iktidarıyla sona ermiştir. Haçlı alemi Osmanlı Devleti’nin tekrardan eski gücüne kavuştuğunu görmekte bundan ürker hale gelmiştir.

Tökeli İmre figürü bu kuşatma için önemli bir isimdir. Tökeli İmre’nin talepleri ve Amasya’nın Merzifon ilçesinden çıkan bir Osmanlı sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa önderliğinde ilerleyen Osmanlı ordusu kendisini Viyana önlerinde bulur.

Kırım Hanı Mengli Giray bu kuşatma için en çok suçlanan isimlerin başında gelir. Eğer, Jan Sobieski komutasındaki ‘’Leh kuvvetlerini orda tutsaydı’’ Osmanlı ordusu kargaşa ve buhrana kapılmayacak rahat bir şekilde Viyana’yı alacaktı diye söylenir.

Netice itibariyle baktığımızda, Osmanlı bu kuşatmadan da başarısız bir şekilde ayrılmıştır. Fakat, Kanuni devrinde olan kuşatma silsiler halinde yıkım getirmemiştir. İkinci Viyana Kuşatması kendisini yıllar sürecek olan Kutsal İttifak Savaşları(1683-1699) yaşanmasına sebebiyet vermiştir.

15 yıl süren savaşlar döneminde Osmanlı Devleti, Haçlı güçleriyle nice cephede çarpışmıştır. Eski parlak günlerin tekrar da olsa kısa bir süre yaşayan devlet, Viyana önünde bir bozgun yaşayınca bu Türklerin Orta Avrupa’dan çıkarılması başlayacaktır. Belgrad’ın alınmasıyla başlamakta olan Orta Avrupa macerası IV.Mehmet döneminde görülen malum kuşatmayla son bulmuştur.

 III. Ahmet Han(Lale Devri Padişahı) döneminde ve I.Mahmud döneminde birtakım başarılı Avrupa seferleri olsa dahi bunların kalıcılığı o kadar uzun sürmeyecek, Viyana bozgunun reçetesi devlet için ağır olacaktır.

Sultan IV.Mehmet, darbe ile tahttan indirilen padişahlar arasına adını yazdıracaktır. Bu ne ilk, ne de sondur. Genç Osman ile başlayan darbeler dönemi, IV.Mehmet ile devam etmiş ve akabinde de darbe ile indirilen padişahlarımız olmuştur.

Nihayetinde, İkinci Viyana Kuşatması Osmanlı açısından büyük bir hüsranla sonuçlanmıştır. Devletin nice farklı cephelerde küffara karşı mücadele etmesi yine de büyüklüğünün alametidir.

Sonu kaçınılmaz olan Karlofça Antlaşması(1699) ile Gerileme diye tabir edilen dönem başlamıştır.

Eski güçlü günler özlenir hale gelmiş, gözler yenilik ve reform hamleleri için Batı’ya çevrilmiştir.

Tarih, ikiyüzlü bir madalyondur. Önyüzü olduğu gibi arka yüzü de vardır.

İyilikler de.

Kötülükler de.

Zaferler de bizimdir, yenilgiler de…

Her ikisini de anlamalı, tarihi bölmeden anlamaya çalışmalıyız.

Necdet Cura

23.01.2018

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum