II. Abdülhamit'in Suriye Türkmenlerine İlgisi

Münbiç: Yeni Bir Fetihçi Beklemekte.

II. Abdülhamit'in Suriye Türkmenlerine İlgisi
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 10 Şubat 2020 - 19:05

Suriye tarihinde iki şehir stratejik öneme sahiptir: Merkez Şam (Dımaşk) ve Halep. İkincisine bağlı olan Menbic, kritik konumuyla sadece Halep’in değil, Suriye’nin de tarihine damga vurmuştur. Eski adı Bambyke (Süryanice Mabbug) veya Hierapolis olan şehrin kuruluşu Asurlular devrine uzanır. Fırat Nehri üzerindeki geçitleri kontrol eden bir bölgede kurulan Menbic putperestliğin öne çıkan merkezlerindendi. Hıristiyanlığın kabulünden sonra yeni dinin kutsal emanetlerine duyulan hayranlık putperestliğin yerini almış ve pek çok dindarı buraya çekmişti.

Bizans döneminde monofizitlerin bir merkezi ve doğuya düzenlenen askerî seferlerde Bizans ordusunun toplanma yeri oldu şehir. 5. yüzyılda burada yaşayan din adamı Philoxenus, İncil’i Süryâniceye tercüme etti. 531’de Sasani Hükümdarı Kubâd’ın (Kavaz) işgal ettiği şehri Bizanslı Kumandan Belisarius geri aldı. 540’ta Bizans’la “ebedî sulh” yapılmasına rağmen Sasani hükümdarı şehre hücum etti ve bir ateşgede yaptırarak buraya Manbik adını verdi (zamanla ismi Arapçada Menbic’e dönüşmüştür). 7. yüzyılda Sasanilerin Suriye, Filistin ve Mısır topraklarına saldırması üzerine Bizans İmparatoru Herakleios elden çıkan bölgeleri ve bu arada Menbic’i geri aldı (630).

İlk İslamî fetihler döneminde, 637 yılında İslam kumandanı İyâz b. Ganem, Menbic önüne gelince halk şehri kendiliğinden teslim etti. Emeviler zamanında Yezîd b. Muâviye veya babası Kınnesrîn idarî birimini (cünd) kurunca Antakya, Menbic ve çevresini de buraya bağladı. 786 yılında Abbasi Halifesi Harun Reşid şehri Kınnesrîn cünd’ünden ayırarak Bizans’a yapacağı seferler için yeni kurduğu Avâsım bölgesinin merkezi haline getirdi

Münbiç’in üçte biri Abdülhamid’in

Türkiye’nin ve TSK destekli ÖSO kuvvetlerinin Cerablus ile başlayıp El Bab’a kadar uzanan alanı güvenli hale getirmesinin ardından gözlerin çevrildiği ve terör örgütü PKK’nın uzantısı PYD’nin elinde olan, şimdilerde ise rejime verilmeye çalışılan Menbic’in tarihi kitap haline getirildi. Tarihçi Enes Demir tarafından kaleme alınan “Kaynaklar ışığında bir Misak-ı Milli Toprağı: Menbic ve tarihi” kitabında, bölgenin Osmanlı dönemindeki durumu, demografik yapısı, milli mücadele döneminde yeniden Türk idaresinin kurulması ve bölgeden çekilme kararına ait bilgi ve belgeler yer alıyor.

SULTAN ÖZEL İLGİ GÖSTERİYOR

  1. yüzyıldan itibaren Osmanlı idaresine giren Menbic’in bütün özellikleri, devletin arşiv kayıtlarında yer alıyor. Kayıtlara göre çoğunlukla Türkmen nüfusun yaşadığı bölgede, köy isimlerinin büyük bölümü Türkçe isimlerinden oluşuyor. 2. Abdülhamid döneminde bölgeye merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek için Çerkes muhacirler yerleştiriliyor. Bölgeyle özellikle ilgilenen Abdülhamid Han, Menbic ve köylerinin 3’te birini emlak-ı hümayununa almış. Burada bir de okul ve cami inşa ettiren sultanın bu eserlerinden cami, 2014 yılında DEAŞ tarafından bombalandı.

MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI İÇİNDE

Coğrafi konumu itibariyle stratejik öneme sahip olan Menbic, Antep-Halep, Urfa-Rakka hattının tam ortasında olup bu şehirlerin buluşma noktasıdır. Tarih boyunca bu bölgeye hâkim olmak isteyen güçlerin ilk ele geçirmek istedikleri ve üs olarak kullandıkları yerlerin başında Menbic gelmiştir. Menbic, Türk-İslam medeniyeti ve idaresi ile bin yılı aşkın süre yönetilmiş bir yer olarak Türkiye ile bağları tarihin derinliklerinden gelen bir şehirdir. Mîsâk-ı Millî topraklarının bir parçası olan Menbic, Milli Mücadele döneminde Anadolu’nun savunulması ve bölgenin düşman işgalinden kurtarılması noktasında üs olarak kullanılan önemli merkezlerden biri olmuştur. Kuvâ-yı Millîye birliklerinin 1920-1921 yılları arasında düşman işgalinden kurtardığı ve Türk idaresinin yeniden tesis edildiği bir şehir olarak Menbic, bu yönüyle Türk idaresinden ayrılıp vatan sınırları dışında kalmış bir toprak parçası olarak da büyük önem taşır. Bu bağlamda günümüzde Fırat Kalkanı Harekâtının icra edilmesinin stratejik altyapısı ve tarihsel arka planı da, dönemin resmi kaynakları ışığında bilimsel olarak bu eserde ele alınmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’ya bağlı kalan Mebic, savaş boyunca da sınırlarımızda kaldı. Mondros Mütarekesi’nden birkaç gün önce bölgeyi savunmakla görevli yüzbaşının ihaneti ile bedevi Araplar şehre geldi. Mondros imzalandığı sırada ise, Menbic’de İngiliz birliği yoktu. Bu yönüyle şehir, hem nüfus yapısı hem de kaybedilmemiş bir toprak parçası olarak Misak-ı Milli sınırlarına dahildir. Osmanlı Devleti’nin Mondros mütarekesi sırasında 23 Ekim 1918’de hazırlanan bölgeyle ilgili resmi nüfus raporuna göre; Menbic’in nüfusunun bir kısmı Türkmen bir kısmı Çerkez ve bir kısmı Arap olan bir kaza olarak görülüyor.

EN SON ÇEKİLDİĞİMİZ TOPRAK PARÇASI

Menbic halkı, Milli Mücadele döneminde Fransız işgaline karşı silaha sarılmış ve bölgedeki aşiret liderinden Hacim Paşa’nın emrine girerek Milli Mücadeleye katılmışlardı. Bölge halkının neredeyse tamamının Türkiye’ye bağlanmak istemesi ve bu uğurda savaşmaya başlaması üzerine Kuva-yı Milliye birlikleri ve 2. Kolorduya bağlı 5. Fırka Menbic’i Fransızlardan aldı. 1921 yılı Mayıs ayında, Menbic’e gelen müfrezemizi, Menbic halkı büyük bir mutlulukla karşıladı. Aralık 1920’de Menbic’te yeniden kurulan Türk idaresi, aralıklarla da olsa 29 Ağustos 1921 yılına kadar devam etti. Menbic bu yönü ile Mondros’tan sonra kaybedilip, yeniden idare kurulan ve en son çekilinen toprak parçası olarak da ayrıca önemli.

OSMANLI’YA BAĞLI KALMIŞLAR

Kitapta Menbic halkının Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığı, nüfus durumu, milli mücadele döneminde yeniden Türk idaresinin kurulması ve bölgeden çekilme kararımıza ait belgeler de yer alıyor. İlk belge Menbic halkının Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığını gösteriyor. Belgede Birinci Dünya Savaşı esnasında, Menbic halkının Osmanlı Devleti’ne bağlı olduğundan ve bu konuda her türlü fedakarlığa hazır olduklarından bahsediliyor. İkinci belgede Menbic’de Türk idaresinin kurulmaması fakat asayiş ve güvenliğin Kuva-yı Milli’ye tarafından idaresinin münasip olduğuna dair Bakanlar Kurulu Kararnamesi bulunuyor. Üçüncü belgede ise 1921 yılında Menbic halkının, Türk birliklerini sevinçle karşıladığı görülüyor. Belgede, 2. Fırka Kumandanı tarafından gönderilen ilgili telgrafta, Kuva-yı Milliye tarafından Fransızlardan alınan Menbic’e 15 Mayıs 1921’de 1.Fırka’ya bağlı piyade müfrezemiz gelmiş, yerel halk bu durumu büyük bir mutlulukla karşılamıştı.

PYD MENBİÇ’TE NÜFUS YAPISINI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR

PYD, ilçedeki demografik yapıyla oynamak ve taşınmaz malları ele geçirmek amacıyla Menbiç’teki tapu sicillerinin bulunduğu bina ile nüfus müdürlüğü binalarını ateşe verdi.

PKK’nın Suriye uzantısı PYD, DAEŞ’in ilçeyi terk etmesinin ardından evlerine geri dönmek isteyen Sünni Arap ve Türkmenleri de, DAEŞ’in evlerine mayın döşediği bahanesiyle ilçeye almadı.

MENBİÇ’E TÜRK ASKERİ GİRECEK

Menbiç, ya da Menbij, Halep ilinde Fırat nehrinin 30 km batısında. Suriye’nin kuzeyinde yer alan Menbiç, Türkiye’ye yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta. Deyim yerindeyse burnumuzun dibinde. Osmanlı Devletinin son döneminde Halep Vilayetinde bir kaza idi ve 93 Harbinden sonra bölgeye Türkmenler  Çerkesler yerleştirilmişti. Günümüzde ise Menbiç nüfusunun yüzde 90’ından fazlasını Araplar oluşturuyor. Menbiç, Türkiye’nin yanı sıra Suriyeli Kürtler, Suriye hükümeti, Rusya ve ABD gibi iç savaşın kilit aktörlerinin de var olduğu ve büyük önem verilen yerlerden. İç savaş öncesi nüfus sayımına göre, kentte yaklaşık 250 bin kişiden fazla yaşıyor. Arap, Türkmen Çerkesler ve çok az olan Kürtlerin yaşadığı Menbiç halkının çoğunluğunu Sünniler oluşturuyor.

Çeşitli kaynaklar ve https://www.yenisafak.com/

Kaynak:http://www.suriyeliturkmenler.com/munbic-yeni-bir-fetihci-beklemekte/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları