Horozköy – Aya Anastasia Kilisesi – Kubilay Hadisesi – Horozköy Tren Garı ve Horozköylü Rumlar'ın marifetleri
Karye-i Horüs; 200 evli ve 1 camili Müslüman köyü ve zeamettir (zeamet; bazı devlet görevlilerine hizmetlerine karşılık verilen devlet adına bir bölgede vergi toplama yetkisi).
Yunan Hükümeti, Rumları yerleştirmek için Türkleri evlerinden çıkarıyor o evlere Anadolulu muhacir Rumları yerleştiriyordu... Anadolu’dan gelenler Rumca bilmiyor ve Türkçe konuşuyordu (…) Bizim eve Manisa Horozköy’den gelenler, anneannemin evine de Karadeniz’den gelen Rumlar yerleştirilmişti.
Karye-i Horüs; 200 evli ve 1 camili Müslüman köyü ve zeamettir (zeamet; bazı devlet görevlilerine hizmetlerine karşılık verilen devlet adına bir bölgede vergi toplama yetkisi).
…Horozköy en çok zarar görenler arasında… Horozköy’de durum biraz farklı. Burada Aya Anastasia Kilisesi’nin çan kulesi yıkılma tehlikesi yaratacak kadar eğildi. Bu yapıdan düşen taşlarla birkaç kişinin yaralandığı da belirtiliyor…
Horozköy Tren Garı ve Tarihi;
Horozköy İstasyon Binası zemin ve zemin üstü olmak üzere toplam iki kattan oluşur. Kagir bir yapıdır. Batı tarafında ön ve arka cephesi açık üstü kapalı bir bekleme salonu ve tek katlı lojmanı yer almaktadır. Doğu tarafında ise binadan bağımsız İstasyon Şefliği Binası ve bir Tuvalet bulunmaktadır. İki katlı yapının ön, arka ve yan cephesinden girişi vardır. Çatısı kırma çatı olupMarsilya kiremidi ile örtülüdür. Bina1865 yılında Smyrna Casaba Railway tarafından yaptırılmıştır. Sanılanın aksine Osmanlı topraklarında inşa edilen demiryolları Osmanlı Devleti tarafından değil imtiyaz verilen özel şirketler tarafından yapılmıştır. Cumhuriyet ile beraber demiryolları kamulaştırılmıştır. Osmanlı Devleti, 1863 yılında İzmir'den Turgutlu (Kasaba)'ya demiryolu inşa etmesi için bir İngiliz şirketine imtiyaz vermiştir. Şirketin ismi ise Smyrna Casaba Railway Company (İzmir-Turgutlu Demiryolu Şirketi) dir. Demiryolu inşaatı 1864 yılında başlayıp tahmin edilenden daha kısa sürede 10 Ekim 1865 tarihinde Manisa'ya sonrasında da 10 Ocak 1866'da iseTurgutlu (Kasaba)'ya ulaşmıştır. Hattın işletme hakkı 16 Temmuz 1893'te bir Fransızlara ait “Société Ottomane du Chemin de fer de Smyrne-Cassaba et Prolongements (SCP)” adlı şirkete devredilmiştir.
Demiryolu ile beraber Horozköy'ün çehresi değişmeye başlayacaktır. Tarım ve hayvancılık ile geçinen halk zenginleşmeye başlayacak ve Horozköy'ün nüfusu artmaya devam edecektir. Bir cazibe merkezi haline gelen köy artık ürettiği şarap, zeytinyağı, tütün vs. ile hayvancılık yanında oryantalist ürünleri (halı, kilim, el işleri vs.) dahi pazarlayabilir hale gelmiştir. Altta örneği görülebileceği üzere Paris'e kadar ürün satacak hale gelmiştir.
A La Place Clichy şirketi doğudan çeşitli oryantal ürünleri ithal eden meşhur bir Fransızşirketidir. Bu oryantal ürünlerden bazıları ise tekstil, el işleri, halı vs. gibi ürünlerdi. Oryantalürünler hem merak uyandırıyor hemde statü göstergesi sayılıyordu. Afişte, halıların üzerindeki yerel kıyafetli doğulu bir halı satıcısı ile sohbet eden batılı bir adam resmedilmiş ve arka planda oryantalist bir figür olmazsa olmaz deve yer alıyor. Bu tanıtım afişinde Fransız şirketinin satın alma yaptığı yerlerden birisi de Horos-Keui olarak yazılı olan Horozköy'dür.
Horozköy'deki Rum Mezarlığına ne oldu?
Ülkemizde adeta kanayan yaraya tuz basan bir mezarlık hikayesi de Horozköy'de malesef. Mezarlıklar her ne kadar yerleşim bölgelerinden uzağa kurulsa da nüfusun zamanla artmasıyla mezarlıklar şehirlere dahil olur. Yerleşim yerlerinin arasında kalan Rum Mezarlığı, uzun yıllar boyunca bakımsız kalmış ve define arayanların talanına uğramış olmalıdır. Rum Mezarlığı'ndan günümüzde eser kalmadı maalesef. Ancak daha trajik olanı ise köyde yaşayan Müslüman yerliler ve sonradan gelen Muhacirlere ait olan mezarlığında aynı akibete uğramış olmasıdır. Yol yapmak için mezarlığın duvarı içeri taşınmış, ki bunu Kıblesi olmayan mezarlardan anlayabilirsiniz. Mezarlığın daraltılan kısmı üzerinden yol geçiyor şimdi. Muhtemelen yol açılırken sahibi olanlar kemiklerini almış ve yeni bir mezara gömmüş, sahibi olmayan kemikler ise toplanıp bir çukura doldurulmuştur.
Yaklaşık 20 yıl önce bu mezarlığı ziyaret etmiştim bu hale nasıl ve niye getirildi aklım almıyor. Mezarlıkta sağa sola savrulmuş mezartaşı parçaları (o kadar küçük parçalara ayırmışlar ki şok oluyorsunuz), Kıblesiz mezarları görünce insanın yüreği acıyor. Bir mezarlığın yok edilmesi, çevrenin hafızasının silinmesine sebep olacaktır. Önce Rum Mezarlığı yok edilmiş, şimdideMüslümanlara ait mezarlık. Belediyelerin sorumlulukları arasında mezarlıkların korunması ve bakımının yapılması vardır, ancak bunun yanında yörede yaşayanların sorumluluklarının daha fazla olduğu unutulmamalıdır.
Malesef, Horozköy Mezarlığı'nda ayakta kalanı bırakın, bir tane Osmanlıca Mezartaşı kalmış onunda kaidesi kırılmış ve hangi mezara ait olduğu belli değil. Cumhuriyet sonrası mezarlardan ise bir tane ayakta kalabilmiş mezar bulunmakta. Diğer bütün mezartaşları kırılmış, mezarlara ait duvarlar sökülmüş, kaybolmuş, mezarlar darmadağın edilmiş ve mezar yerleri bile belli olmayacak hale gelmiş, bu nasıl bir vahşettir? Hangi motivasyonla ve ne amaçla bunlar reva görülmüştür anlamak mümkün değil. Gezdiğim yerlerde mutlaka mezarlıklara uğrar, çevre hakkında bilgi edinmeye çalışır ve mezartaşlarını arşivlerim. Ancak Horozköy Mezarlığı gibi mahvedilmiş bir mezarlık henüz görmedim...
"Manisa halkı (Rumlar) cumartesi gününden itibaren Yunan kuvvetlerinin beklemeye başlamışlardı. Tepelere çıkmışlar ve gözcüler yerleştirmişlerdi. Pazar sabahı 8'de ilk Yunan kuvvetlerinin yakındaki ve Rum çoğunluğu bulunan Hamidiye (Muradiye, Horozköy’den bir önceki Rum yerleşimi. Türkler buraya Gavurköy derlerdi.) köyünden çıkıverdikleri görüldü. Manisa Rumları, başta Efes metropoliti olduğu halde, ellerinde Yunan bayrakları ve çiçeklerle Yunan birliğini karşıladılar."Manisa Mutasarrıfı Giritli Hüsnü Bey'in, (bu olaydan sonra Manisa halkı Hüsnü Bey'i artıkHüsnüyadis olarak adlandıracaklardı) Yunanlıların tarafını tutup onlara yardım etmesi işgalin kolaylaşması bakımından büyük rol oynamıştır. Hüsnüyadis, İzmir'in işgalinden sonra kan dökülmesin bahanesiyle direnme olmaksızın Manisa'yı teslim etmiştir. Hüsnüyadis işgal öncesiManisa'da, Kuvayi Milliye birliğinin kurulup direnmesini engellemiştir.
İşgalden sonra Horozköy'lü Rumlar bir çok olayda başı çekmişlerdir. Örneğin; Manisa Jandarma Tabur Kumandanlığı tarafından 28 Haziran 1920 tarihinde hazırlanan ve İzmir Jandarma Alayı Kumandanlığı'na gönderilen "Yunaniler tarafından İslamlara yapılan mezalime dair" adlı evrakta şöyle denilmektedir;
...özellikle Manisa'nın Horozköy, Muradiye köyleri Rumlar'ının hayvan ve arabalarla Yunan askerlerinin arkasından giderek bir çok kez mallar gasp ederek geri dönmüşlerdir...
Ulu Cami’nin Basılması (1919 Olayı);
Müftü, medresede ders okuturken, Şeyh Emin Efendi kapıyı vurmadan ağlayarak içeri girer ve;-Yüzlerce Rum baskın yaparak Ulu Câmi’yi kilise yapmaya teşebbüs ettiler. diye haber verir. Müftü dersi bırakır ve 50 öğrenciyle câmiye gider. Gerçekten de, metropolit vekili olan papaz, Muradiye, Horozköy, Mütevelli ve Papazlı köyleri papazlarıyla birlikte câmiye gelmişler; anlaşılması imkânsız bir şekilde câminin iç duvarlarına ve mihrabına istavroz işaretleri yapmışlar ve Kur’an’ın yapraklarını yere atmışlardır. Müftü, Rum din adamlarına hitaben;-Sizi buraya kim gönderdi diye sorunca,-Metropolit vekili cevabını almıştır.Abdülhamid Efendi bunun üzerine;-Sen selefinin ruhunu, daha toprağı kurumadan tazib ettin. O, işgalden ölümüne kadar böyle şeylere teşebbüs etmedi. Sen koca sakalınla ve ruhani kıyafetinle İslam dinine karşı bu hareketi nasıl reva gördün?diye çıkışınca, metropolit vekili avanesini alarak câmiyi terk edip gitmiştir.
Kubilay’ın şehit edilmesi (Menemen Hadisesi);
Yakın tarihimizin en zalim cinayetlerinden biri olan Asteğmen Kubilay’ın başının kesilerek şehit edilmesi olayını bilmeyenimiz yoktur. Detaylarına girmeden bu olayın faillerinden biri olan Laz İbrahim Hoca’dan bahsedeceğiz. Şeyh Erbilli Esad Efendi’nin müridi olup, şeyh tarafından sözdeManisa Halifesi ilan edilmiş olan bu zat aslen Rizeli olmakla beraber Manisa Askeri Hastanesi tabur imamlığından emekli olmuştur. Horozköy’de bir cami yaptırıp, kendisine birçok mürit toplamıştır. Bu camideki vaazlarında inkılaplar aleyhinde vaazlar vermiştir. Kubilay’ın şehit edilmesi olayı ve irticai ayaklanmanın altyapısını oluşturanlardan birisi de Laz İbrahim Hoca’dır. Divan-ı Harp Mahkemesi tutanaklarına göre Menemen olayı aslında Manisa’da planlanıp Menemen’de uygulanmıştır. Giritli “Mehdi” Mehmet (Derviş Mehmet) ve destekçileri Manisa’dan edindikleri silahlarla 6 Aralık 1930 günü yola koyulmuşlar, Horozköy üstünden birkaç köye daha uğrayıp destek toplamışlar, Emiralem Karakolu’nu basıp silahları gasp etmişler nihayetinde 23 Aralık 1930 sabahıMenemen’e varmışlardır. Kendilerine katılanlar ile birlikte Belediye Meydanı’na gelmişler, burada kendilerine engel olmaya çalışan Asteğmen Kubilay’ı önce silahla yaralamışlar, yaralanan Kubilay,Müftü Camii avlusuna sığınmış ve orada Giritli “Mehdi” Mehmet tarafından hunharca başı kesilmiştir. Caniliğin son noktası ise camiden alınan sancağa da kesik başının geçirilmiş olmasıdır.
Rum kelimesi dini ve mezhepsel bir anlam taşımaz. Ancak büyük kısmı Doğu Ortodoks Kilisesimensubudur. Türkler, Anadolu’ya Diyar-ı Rum demişlerdir. Fatih Sultan Mehmet’in ünvanlarından biri de Kayser-i Rum idi (Caesar of the Roman). Selçuklu Devleti'nin bir diğer ismi de Rum’dur (Sultanate of Rum). Aslında Rum kelimesinin kökeni Romalı kelimesidir, Doğu Roma vatandaşı olanHelen kökenlileri ifade etmek amacıyla kullanılır. Yunan kelimesi ise Yunan ana karasında yaşayanları ifade ederken, Rum ise Osmanlı topraklarında yaşayanları ifade eder. Bu kullanım halen devam etmektedir, örneğin Yunanistan’da yaşayan kişi Yunan, Güney Kıbrıs’ta yaşayan kişi iseRum olarak adlandırılmaktadır. Yunanlar için ise arada bir fark yoktur ve hepsi Yunan’dır. DedeleriAnadolu’dan göçmüş bir Yunanlı ile yaptığımız konuşmada ısrarla bana neden Anadolu’da yaşayanlara Yunan değil de Rum dediğimizi sormuştu ve tanımlama hoşuna gitmiyordu, ne kadar anlatsam da ya aklı almadı veya milliyetçilik damarı ağır basıp bu tanımlamadan ayrımcılık yaptığımızı düşündü galiba diğer Yunanlı’lar gibi. Bu konuşmadan keyif almadım desem yalan olur.
Horozköy'e "Manisa" adlı uçağın indirilmesi;
Manisa halkının, Türk Hava Kurumu’na yaptığı bağışlarla 1924 yılında Manisa adı verilen bir uçak satın alınmıştır. Binbaşı Osman Nuri Bey tarafından uçak Horozköy’de yapılan geçici bir piste indirilmiştir.
…Bu evrakın yazılmasına sebep şudur; Manisa’nın Horozköy kafirlerinden… mahkemeye gelmişler ve köylerindeki yaşlı bir kadının Cadı olduğunu, bu kadının çocuklarını korkuttuğunu, korkan çocukların 2-3 gün geçmeden öldüklerini söylemişler, kararın gecikmeden açıklanmasını ve bir mezar açılıp kadının yakılmasını istemişlerdir. Kararımız; mahkeme buna karışmaz. Kitaplarımızda bu yoktur. Ancak kendileri kadını gömmek isterlerse buna engel olunmayacağına dair bu evrak kendilerine verilmiştir…
Olayın devamında ne olduğu, yörede başka bir olay meydana gelip gelmediği bilinmemektedir. 16. yüzyılda, Osmanlı Şeyhülislam'larından Mehmed Ebussuud Efendi’nin fetvaları arasında Hortlak veCadı hadiseleriyle alakalı olarak verilmiş bir fetvası vardır. Bu fetvada da Horozköy örneğinde olduğu gibi şeriata göre ölü yakmaya izin verilmemiş ve gömülmesi istenmiştir. Ayrıca aşağıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere olay münferit değildir. Fetva şu şekildedir;
Mesele: Bazı kişiler ölüp gömüldükten sonra, mezarında kefenini yutup, uzuvlarına kan gelip bedeni kızıllaşmış olursa, bu şekilde olmasına bir neden var mıdır?
Cevap: Olmuş ise bu Allah’ın mübarek isteğidir. Hayatında yaptıkları işlerde ve ahlakta kendilerine ortak olan şeytani nefislerin bazı cesedine yani günahkâr kişinin cesedine ilişip ortak işlere alet edinir yani bedenini kullanır demek vardır. Allah’ın kudretinden beklenmedik değildir.Bu Sûrette: Açıklanmış neden üzerine bulunduğu takdirce, sözü geçen ölüye ne yapılmalıdır?
Cevap: Yeniden gömmek gerektir, Müslüman adına ise zararı yoktur.
Bu Sûrette: Bazı kişiler mezarından çıkarıp yakmaya şeriata göre kudret sahibi olurlar mı?
Cevap: Olmazlar.
-YAZI SONU-
KAYNAKÇA;
1-“Osmanlı Yönetiminde Gayrimüslimler” adlı eser – Yavuz Ercan – sayfa.77 - Ankara, 2001.
2-“Rumların Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı” adlı eser – sayfa,50 – İstanbul, 2001.
3-“19. Yüzyıl İzmir Depremleri” adlı çalışma – Melih Tınal – Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt.10 Sayı.54 – 2017.
4-“Saruhanoğulları ve Osmanlı klasik döneminde Manisa’da yaşayan kültürel izleri” adlı eser – Yazar; H.Mustafa Eravcı, Mustafa Korkmaz – sayfa.17 – Manisa Valiliği – 1999.
5-“From Caliphate to Secular State: Power Struggle in the Early Turkish Republic ” adlı eser – Yazar; Hakan Özoğlu – sayfa.56.
6-“Horozköy” adlı makale – Yazar; Pigou Evangelia, 20 Eylül 2001 – “Encylopaedia of the Hellenic World” http://ehw.org/ adlı siteden erişildi.
7-“Anılarda Manisa” adlı eser – sayfa,101 – Turizm Derneği, 1986.
8-“Menemen Olayı ve Kubilay” adlı eser – Yazar; Kemal Üstün - sayfa,77-84 ve 86 - 1978.
9-“TBMM ve DİVAN-I HARP MAHKEMESİ TUTANAKLARINA GÖRE ‘KUBİLAY OLAYI’ ” adlı eser – Yazar; Barış ERTEM – İstanbul Teknik Üniversitesi.
10-“İTALYAN BELGELERİNE GÖRE SARUHAN SANCAĞI’NDA YUNAN İŞGALİ” adlı eser – Yazar; Mevlüt Çelebi.
11-"Λουκά, Σ., Μαγνησία. Χορόσκιοϊ-Μουραντιέ" - Ιστορικά Χρονικά (Nea Smyrni 1960) - Sayfa: 43
12-“Akhisarlı Türk Büyükleri ve Eserleri” adlı eser – Yazar; Mehmet Emin Müderrisoğlu – Sayfa,8 - Piyasa Matbaası – İzmir, 1956.
13-“Devrim Şehidi - Kubilay” - 23 Aralık 1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Özel Eki.
14-“İNSAN-I KAMİL YAZI RESİMLERİNİN İKONOGRAFİK VE SEMBOLİK ANLAMLARINA DAİR BİR ÇÖZÜMLEME” adlı eser – Yazar; Mürüvet HARMAN.
15-“ Manisa’nin Fethinin İlginç Planı” adlı köşe yazısı – Yazar; Seyhan Çağlar Emen - Sayfa; 5 - Sayı; 4719 - Manisa’da Denge Gazetesi - 25 Şubat 2016.
16-“68 Yıllık Pişmanlık” – adlı köşe yazısı – Yazar; İskender ÖZSOY – Radikal Gazetesi - 11 Mart 2006.
17-“PATRONA İSYANININ GÖLGESİNDE (1730-1731) BATI ANADOLU’DA SOSYAL HAYAT VE OSMANLI MÜESSESELERİ” adlı eser – Yazar; Zeynep İNCE - ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI – 2014.
18-“SARUHANOĞULLARI BEYLİĞİ’NİN ULU EVLİYASI: HAMZA BABA” adlı eser – Yazar; İsmail ONARLI.
19-“1842 YILINDA SARUHAN SANCAĞI’NIN NÜFUSU VE İDARÎ BÖLÜNÜŞÜ” – Yazar; Nejdet BİLGİ - Manisa Araştırmaları, Sayı 1, Manisa 2001, ss. 87-122.
20-“MENEMEN (KUBİLAY) OLAYI” – Hazırlayan; MURAT ÇAKIR - ADNAN MENDERES A.İ.H. LİSESİ TARİH BÖLÜMÜ – 2017.
21-“Yunan Ordusu dün Manisa’ya girdi!” adlı haber – İstiklal Harbi adlı gazete – 26 Mayıs 1919.
22-“Manisa ve Menemen’de örfi İdare ilan ediliyor” adlı haber – Akşam Gazetesi -01 Ocak 1931.
23-“SARUHANOĞULLARI VE ESERLERİNE DAİR VESİKALAR 11.” - M. Çağatay ULUÇAY – İSTANBUL Marifet Basımevi – 1946.
24-“ MANİSA KULTUR TURİZMİ PAYDAŞ ANALİZİ VE STRATEJİ ONERİLERİ PROJESİ” - Proje Sahibi Kuruluş: Ege Derneği - İştirakçi Kuruluş: OBASYA Turizm Geliştirme Kooperatifi - Destekleyici Kuruluş: T.C. Zafer Kalkınma Ajansı.
25-"Menemen - Manisa ve Balıkesirde sıkıyönetim ilan edildiğine dair kararname." Kararname No: 10388 -T.C. Resmi Gazete - sayı; 1688 - 1 Ocak 1931.
26-Yazar; İbrahim GÖKÇEN - Türk Folklor Araştırmaları - adlı dergi Cilt.1. Sayfa 261-262.
27-“HOROZKÖY İSTASYON BİNASI” – adlı sayfa - http://kulturportali.gov.tr/ adlı siteden erişildi.
28-“Arşiv Belgelerine Göre Balkanlar'da ve Anadolu'da Yunan Mezalimi - II Anadolu'da Yunan Mezalimi”- adlı eser - Proje Yöneticisi - İsmet BİNARK - Ankara, 1996.
29-“Αγία Αναστασία η Φαρμακολύτρια” adlı makale - http://enosimagnisias.wordpress.com adlı siteden erişildi.
30-Αιολικός Αστήρ - adlı dergi - “ΕΚΚΛΗΣΙΑ ΑΓΙΑΣ ΑΝΑΣΤΑΣΙΑΣ - ΕΝ ΧΟΡΟΣΚΙΟ ΣΜΥΡΝΗΣ – (İzmir – Horozköy’deki Aziz Anastasiya Kilisesi)” – adlı makale - Fotoğraf: G.Kalikakis Γ. ΚΑΛΙΚΑΚΗ - 1 Mayıs 1912.
31- Horozköylü “Saim Erten” beyanı - 10 Kasım 2018.
FACEBOOK YORUMLAR