Göğekin biçmiş gibi

Bekir Fuat yazdı:Göğekin biçmiş gibi [email protected]

Göğekin biçmiş gibi
09 Temmuz 2017 - 13:20

Yunus gibi olmalı. Onun kadar içeriden, onun kadar duru. Yunus Emre her yaştan insanın şiirine sığındığı bir bilge. Fuzuli, Nesimi, Mevlana ya da Baki, okumuş yazmışlarımızın şairleridir. Yunus’un şiiri dedelerimizin, mürekkep görmemiş anneannelerimizin ve çocuklarımızın şiiridir. O kadar muhabbet duymuşuz ki kendinden sonra gelen kimi Yunusları da ona atfetmişiz. ‘O güzel dizeleri, ilahileri söylese söylese bizim Yunus söylemiştir’ demişiz.

 

Yunus, ‘bizim Yunus’tur. Taptuk Emre’nin dergâhına odun taşımakla görevlidir ve bulduğu en güzel odunları taşır, eğri odun dergâha yakışmaz diyerek. Taşıdığı insandır aslında. Doğru adam getirir dergâha. Kemalini, tekemmülünü gerçekleştirmek üzere getirdiği adamlardır o odunlar. Onlar dergâhta yanarlar ve adam olurlar.

Taptuk ona bir sefer ‘bizim Yunus’ demiştir.

Herkesin Yunusudur. Yedi yaşındaki çocukların da yetmişindeki ihtiyarımızın da irfan sahibi alimlerimizin de dervişlerimizin de musikişinaslarımızın da Yunusudur.

***

Yunus Emre 1240 yılında doğmuş, 1320 yılında hayata veda etmiş. Hikâye şöyledir: Yunus’tan çok sonra yaşayan, ismiyle müsemma Molla Kasım adında bir zat vardır. Molla Kasım bir nehrin kenarına oturur, ateşi yakar ve Yunus’un divanını okumaya başlar. Okudukça ‘bu şiir dinden çıkarır,’ ‘bu imanı zayıflatır,’ ‘burada filan hükme ters düşmüştür’ gibi gerekçelerle -deruni muhabbetle yazılan, içinde muhabbetten öte bir şey bulunmayan- şiirleri imha etmeye başlar. Sonra bir kısmını yanındaki ateşe, bir kısmını da suya atar. Derken bir şiir çıkar karşısına: “Ben dervişim diyene, bir ün edesim gelir / Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir / Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir / Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir” diye başlayan “Derviş / Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme / Seni sigaya çeken bir Molla kasım gelir” diye biten şiiri okuyunca orada durur. Şiirin kendisine hitaben yazıldığını anlar, Yunus’un ne demek istediğini anlar, keramet gösterdiğine hükmeder ve şiirleri suya, ateşe atmayı ve yakmayı bırakır. Divanın üçte ikisi gitmiştir; üçte biri ateşe, üçte biri suya… Hikâye bugün okuduğumuz şiirlerin Yunus’un şiirlerinin üçte biri olduğunu söyler bize. Üçte birini deryada balıklar, üçte birini havaya savrulan küllerinden dolayı kuşlar, kalan üçte birini ise insanlar okur…

***

“Geldi geçti ömrüm benim / Şol yel esip geçmiş gibi / Hele bana şöyle gelir / Şol göz yumup açmış gibi / Bu dünyada bir nesneye / Yanar içim göynür özüm / Yiğit iken ölenlere / Gök ekini biçmiş gibi.”

Haktır, garipliktir, yoldur Yunus. Muhabbetten öte bir hakikat olmadığını, hakikat sandıklarımızın o muhabbetin tezahürleri, şubeleri olduğunu öğreniriz onunla. Elimizden, gönlümüzden tutarak anlatır. Bize ders vermez. Kalbimizden tutarak, başımızı sıvazlayarak, Türkçenin en güzel haliyle, en iyi anlayabileceğimiz haliyle anlatır. Herkese anlatabilecek bir sözü vardır. Sözü herkese anlatabilecek düzeye çıkarır.

***

O, Hoca Ahmet Yesevi’nin açtığı aşk yolunun yolcusu. Türk irfanı dediğimiz yolun kurucularından. Türk milletini, Türkçeyi mayalayan adamlardan. Yesevi, Hacıbektaş, Yunus, Hacı Bayram… Türk irfanının âşıkları, yol göstericileri…

Onun yaşadığı yıllarda Anadolu’da Moğol istilasının etkisiyle iç kavgalar, siyasi zayıflık, kıtlık, kuraklık gibi çok zor günler yaşanıyordu. Öyle bir dönemde yaşar, öyle bir dönemde söyler söyleyeceklerini. Birliğe, muhabbete götürür onun dizeleri bu toprakların çocuklarını.

Anadolu’dayız, buradayız Yunus’tan beri, güzeliz.

Yazdıkları Türkçenin duası. Türkçe de sesini Yunus’la bulmuş bir Müslüman dil.

En geniş zamanlı, en geniş şiiri yazdı. Nasibi bol şair. Sevap defteri yüzyıllardır açık.

Hikâyede olduğu gibi denizde balıklar, gökte kuşlar, yeryüzünde insanlar okumaya devam edecek evliya şairi. Türkçe var olduğu sürece Yunus da muhabbetle okunmaya devam edecek.

Allah’ın sevdiği kuluna lütfu.

Kaynak:http://www.karar.com/yazarlar/bekir-fuat/gogekin-bicmis-gibi-4415

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum