Enes ŞENGÖNÜL Yazdı: "TEŞKİLATI MAHSUSA FEDAİSİ MALATYALI ŞEHİT CEMAL AZMİ BEY"

Enes ŞENGÖNÜL Yazdı: "TEŞKİLATI MAHSUSA FEDAİSİ MALATYALI ŞEHİT CEMAL AZMİ BEY"

Enes ŞENGÖNÜL Yazdı: "TEŞKİLATI MAHSUSA FEDAİSİ MALATYALI ŞEHİT CEMAL AZMİ BEY"
16 Nisan 2019 - 23:39 - Güncelleme: 17 Nisan 2019 - 00:03
TEŞKİLATI MAHSUSA FEDAİSİ MALATYALI ŞEHİT CEMAL AZMİ BEY
 
                Trabzon’un son valisi Cemal Azmi Bey 1868 yılında Malatya’nın Arapgir ilçesinde dünyaya geldi. Babası Malatya tapu dairesi müdürlerinden Osman Nuri Bey, annesi Gülsüm hanımdır. İlköğrenimini Malatya’da tamamlayan Cemal Azmi Bey ardından tahsilini devam ettirmek için İstanbul’a gitmiştir. Mülkiye Mektebi’ni dereceyle bitirdikten sonra devlet hizmetine girer. İlkin Elazığ’da öğretmenlik yapar, ardından Şam’da mektep müdürlüğü ve sonra çeşitli vilayetlere kaymak olarak atanır. Kosova’da kaymakamlık yaptığı esnada burada Sırp, Yunan ve Bulgar çetelerin emperyalistlerden aldığı kuvvet ile buraları cehenneme çevirdiğini görür. Balkanlarda çeteler ile cansiperane savaşan İttihat Terakki Cemiyeti ile burada tanışır ve cemiyete dahil olur. Burada komitacı çetelere karşı büyük işler yapan Cemal Azmi Bey, cihan harbinin patlak vermesi ile son derece kritik bir öneme sahip olan Trabzon vilayetine olağanüstü yetkilerle vali olarak atanır. Trabzon o yıllarda Ermeni çetelerin ve Rum çetelerin çok aktif olduğu, Rus ve İngiliz ajanlarının cirit attığı bir yerdi. Namı “Eli sopalı mutasarrıf” olan Cemal Azmi Bey bu bölgede özellikle Rusların; Ermenileri, Gürcüleri ve Rumları çeşitli vaatlerle kışkırtıp, isyan çıkarmak ve askeri arkadan vurmak konusunda kullandığına bizzat şahit olacaktır. 
 
             Bu dönemde Enver Paşa tarafından kurulan ve bu çetelere karşı gayri nizamı harp usulleriyle savaşmak amaçlı kurulan Teşkilatı Mahsusada’da bu nedenle görevlendirilecektir. Harbin patlak verdiği yıllarda cezaevlerinden ve gönüllülerden oluşturduğu birliklerle vatanın selameti için büyük yararlılıklar göstermiştir. Harp esnasında bu bölgede Ermenilerin yaptığı hıyanetleri yakından takip etmiş, duyduğu ve gördüğü trajedileri asla aklından çıkarmamıştır. Özellikle Trabzon’un o dönemlerde çok işlek bir liman şehri olması ve Ermenilere bu bölgeden sürekli silah ve militan desteği sağlanacağı istihbaratını alınca burada Ermenilere gelen birçok silahın onlara ulaşmasını ve bu yolla gelen birçok Ermeni’nin bir daha denizden çıkamamasına, Karadeniz’in onlara mezar olmasına sebebiyet verecektir. Cemal Azmi Bey’in bu başarısı Ermeniler kadar Rusların da canını sıkacaktır. Rus savaş gemilerinin uzun bir süre Trabzon’u bombalamasına, burada sükuneti bozmaya çalışmasına, Ermenileri cesaretlendirmesine, sürekli halkın arasında bulunarak izin vermeyen Cemal Azmi Bey hakkında Lermioğlu hatıratlarında şöyle yer ermiştir:
 
“Tutuşan evlerin çatırtıları infilâk seslerine karışarak dehşetli uğultular ile etrafı sarsıyor, kıpkızıl bir cehennem haline getiriyor. Bu cehennemin içinde yalnız büyük bir adam; Vali Cemal Azmi Bey, korkusuz, fütursuz maiyetindeki bir kaçsilâhlı ile her şeyin alt üst olduğu bu şehirde, bu şehrin dar sokaklarında icap edenlere emir veriyor, halka cesaret telkin ediyordu. Tam zamanında Ortahisar Camii imamı Dağıstanlı merhum Ahmet Efendi dindarane bir tevekküle korkusuz ve endişesiz bu cehennemin içinde tereddüt göstermeksizin, her an yıkılmak tehlikesi arz eden, top ateşleriyle sarsılan minareye çıkıyor. Her vakit olduğu gibi metin ve vakur, ellerini kulaklarına kaldırarak AllahuEkber!!!AllahuEkber!!! Diyerek akşam ezanını okuyordu…”
 
Bir vatan savunması olan Tehcir Kanunu’nu bu bölgede uygulayan kişi olduğu için Ermeni komitacıların unutmayacağı isimlerin başında gelecektir Cemal Azmi Bey. 2 Şubat 1918 yılında Trabzon’un son Osmanlı Valisi ünvanını layığı ile yerine getiren Azmi Bey baskılara dayanamayarak, Berlin’e gitmek zorunda kalacaktır. 21 Mayıs 1919 senesinde de İtilaf Devletleri’nin kuklası olan İstanbul Hükümeti tarafından Tehcir kanununda parmağı olan her İttihatçı gibi o da gıyabında idam cezasına çarptırılacaktır. Bu dönemde Berlin’de olan Azmi Bey, Talat Paşa’nın Ermeni komitacılar tarafından şehit edilmesinden sonra sıranın kendisine geleceğinin farkındadır. 15 Mart 1921 tarihinde Talat’ı şehit eden suikastçının serbest bırakılması ile Almanların bu işe müsamaha gösterdiğini aslında gayet iyi idrak etmekteydi. Tarih 17 Nisan 1922 tarihini gösterdiği gün, Dr. Bahaattin Şakir, Cemal Azmi Bey ve aileleri hep beraber Talat Paşa’nın şehadeti üzerine yalnız kalan eşi Hayriye Hanım’ın ziyaretine giderler. Onu vatana dönüş konusunda ikna etmeye çalıştıkları o gün Dr. Bahaattin Şakir ile beraber Alman polislerin gözleri önünde Ermeni kurşunlarının hedefi olacaklardır. Suikast anını gelin suikastçı ArshavirShiragian’ın kaleminden okuyalım:
 
“…Savage marka bir Amerikan tabancası olan revolverimi çekerek Türklerin üzerine atıldım.Grubun dışında beklemekte olan Talat'ın dul hanımı geldiğimi gördü ve üzerime atladı.Hanım olduğuna bakmaksızın sol elimle kendisine bir darbe indirdim.Bir çığlık atarak yere düştü.Cemal Azmi,o esnada bana doğru dönmüştü.Çok yakınımda duruyordu.Silahımın namlusunu hafifçe sol tarafa doğru çevirerek sol gözünün altına doğru nişan aldım ve tetiği çektim.Yere yığılıverdi.O esnada elini cebine sokmakta olan Doktor Bahaeddin Şakir'e doğru hızla yöneldim.Tabancamın namlusunu gördüğü zaman "Ah,ah,ah!" diye haykırdı.Bu hali hıncımı daha da artırmıştı.Alnına nişan alarak "Ah tabii" diye bağırdım.Kurşun hedefine ulaşmayarak sol yanağına isabet etti.Hala ayakta duruyordu. O anki endişemi anlatmam imkânsız. Bu arada arkamda ki arkadaşım Aram yetişti,elindeki Mauser'i Bahaeddin Şakir'in alnına doğrultarak tetiği çekti.Yerde yatmakta olan katil arkadaşının cesedi üzerine düştüğünü gördüm.Cesetleri haç şeklinde korkunç bir manzara oluşturmuştu.Binlerce Ermeni çocuğunun ölümünden sorumlu olan Trabzon canavarı Cemal Azmi ile aslen doktor ve Tıp Fakültesi'nde profesör olan ve muazzam bilgisini kitlesel imha hareketini uygulamaya koymak için kullanan önde gelen İttihatçılardan Bahaeddin Şakir;sonunda her ikisi de cehennemin yolunu tutmuştu…”
 
Osmanlı Devleti Rus ile harp ederken, her fırsatta ilaç, silah, gıda nakliyesinin önüne geçen, bu ağdaki demir yollarını havaya uçuran, nüfus olarak fazla olmak istedikleri savunmasız köyleri basıp her türlü tecavüzü işleyen, orduyu her defasında arkadan kurşunlayan, fırınlara sızıp zehirli ekmekler ile Mehmetçiği zehirleyen Ermeniler, harpten sonra da Ermeniliklerinin hakkını vermişlerdi. Cemal Azmi Bey’i karısı ve çocuklarının yanında vurmuş, sonradan sırra kadem basmışlardı. Bu cinayet hadisesinin ardından olay Avrupa’da ve Asya’da geniş yankı uyandırmış ve Bahaattin Şakir ve Cemal Azmi Bey morgdan çıkartılarak İslam’a uygun şekilde Berlin’de ki Türk Şehitliğine defnedilmişlerdir.
 
Tüm şehidlerimizin aziz ruhlarına Fatihalar ile…
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum