Enes Şengönül yazdı: "Çocuklarımızın yani geleceğimizin elimizden kaymasını engelleyemiyoruz."

Enes Şengönül yazdı: "Çocuklarımızın yani geleceğimizin elimizden kaymasını engelleyemiyoruz."
24 Nisan 2019 - 15:25

Pearl Harbor baskını sonrasında Birleşik Devletler 120 bin Japon kökenli vatandaşını kamplara yerleştirdi. 
Üstelik hiçbirisi köyler yağmalayıp, tabii oldukları devlete tek kurşun atmamış, vatandaşlarına tecavüz edip hainlik parantezine kendilerini almamıştı. 

Bunu Amerika kıtasındaki Birleşik Devletler isimli ülke, önleyici güvenlik önlemleri ve kendini müdafaa adı altında yapmıştı.


1915 Mart ayında İtilaf Devletleri donanmasını Çanakkale'ye dayadığında Ruslar boş durmayıp taarruza geçmişlerdi. 


Rusların bu taarruzu Trabzon'dan tutun Şırnak ve Hakkari'ye kadar anadolunun doğu kısmının tamamını işgale yönelikti. 


Peki bir devrin Milleti Sadıka'sı ne yaptı bu noktada? 


Çanakkale'de ölüm-kalım savaşı devam ederken bizi sırtımızdan hançerlemeyi seçtiler. Rus taarruzunu kolaylaştırmak için Türk köylerini yağmalayıp, korkunç cinayetler işlediler. 
Peki Osmanlı Devleti ne yaptı? 


Doğu Anadolu'da olan bu korkunç hadisenin olası bir iç anadolu işgali durumunda da gerçekleşeceğinden hareketle tehcir kanununu çıkardı.


Tehcir Yasası'nın maddelerinde bulunan düşünceli ve tamami insani başlıklardan oluşan yasalar ayrı bir başlık konusu.


Tıpkı Balkan coğrafyasında sökülüp atılan ve ismi konmamış yasal olmayan tehcir gibi...

O günden içinde bulunduğumuz bu yıla kadar yüzyılı aşmış bir zaman geçti ve geldiğimiz nokta...

Ecdad bu topraklar bize vatan olsun diye, bu topraklarda yaşayanlar bu yurdun vatandaşı olsun diye sayısız bedel ödediler. Gençliğimize ne yaptık/yapmadık da bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanır hâle getirdik?

Bu; gençliğin suçu mu, yoksa bizim suçumuz mu? 

Ben bunun sadece bu genç kızımızın düşüncesi olduğunu düşünmüyorum. Ne yazık ki yeni nesili "vatandaşlık bağı" ile bir arada tutamıyoruz. 


Aile bağı ile mutlu edemiyoruz. 


Milliyet bilincini zihinlere yanlış/yetersiz/eksik kodladığımız için geçmişte verilen onca zahmeti heba etmek üzereyiz. 

Çocuklarımıza güzel bir gelecek hayali satamıyoruz. Yeni nesil bunun bir hayalden ötesine taşınamayacağını idrak edebiliyor.

Çocuklarımızı ortak bir tarih bilincinde birleştiremiyoruz. Zira tarihi karakterleri birbiriyle çatıştıran bir zeminde anlatıp realiteden uzaklaşıyoruz.

Çocuklarımıza sevmesini öğretemiyoruz. Bir çiçeğin olgunlaşmasını, bir kuzunun doğumunu izlemeyen çocuklardan Allah'ı anlamasını/sevmesini bekliyoruz.

Çocuklarımıza okumasını öğretemiyoruz. Okuma yazma oranının bu kadar yüksek olmasına rağmen; Yunus'u okutamıyoruz. 

Çocuklarımıza dinini öğretip sevdiremiyoruz.
Kuran-ı okutmadan, anlatmadan mezhep itikatlarini okutuyoruz. Gerçekten iman etmediklerimizi onlara dayatıyoruz.

Çocuklarımıza dil bilincini aşılayamıyoruz. Çocuklarımıza aile bilincini aşılayamıyoruz. Çocuklarımıza toprak bilincini aşılayamıyoruz. Çocuklarımıza tarih bilincini aşılayamıyoruz. Çocuklarımıza sevgi dilini aşılayamıyoruz.

Çocuklarımızın yani geleceğimizin elimizden kaymasını engelleyemiyoruz.

Dün bağrımızda yetişip, zararlı bir ot gibi büyüyen Ermeni mikrobunu nasıl söküp attıysak, bugün daha büyük bir tehlike olan bu gerçek zehirli sarmaşıkları söküp atamazsak gerçek bir tehcire boyun eğmek zorunda kalacağız.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum