Dilâver Cebeci - Vurun Bana

Dilâver Cebeci - Vurun Bana
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 26 Mayıs 2020 - 21:10

Dilâver Cebeci - Vurun Bana

Suçluyum vurun bana! Tanrı beni Türk yarattığı için suçluyum. Ben büyük günâhlar işlemişim. Anayurdumun denizlerini ben kuruttum, ovaları çöle ben çevirdim. Ötüken ormanının ağaçlarını birer birer ben kestim. ''Batıya , batıya!'' diyen Tanrı buyruğuna uymaktan suçluyum. Siz cehlin deryasında boğulmak üzereyken, yiğit ellerimi uzattım, küfrün batağına gömüldüğünüz günlerde kırbacınız oldum. Suçluyum. Er meydanında yaralarınızı sardım. Ummadığınız yerde dört nala yetip, düşmüş bayraklarınızı kaldırdım. Hızırınız olmaktan suçluyum. En güzel nimetleri ben öğrettim sizlere. Elmadan portakala dek...Ve her yerde olmaktan suçluyum.

Şimdi kaç parçayım biliyorsunuz. Yüreğim Selenge ırmağının kıyısında, ayaklarım yalın-yapıldak Kaf dağında, ellerim parça parça Tuna boylarında, kanım yemen vâhâlarında...

Orda kılıç tutmayan parmaklarıma, Kafkasya da sahipsiz, nereye gideceğini bilmeyen ayaklarıma, Kerkük'te gövdesiz başıma, Deli ormanda pazularıma vurun! Vurun ki, binde bir ihtimâl de olsa kalkamasınlar, bir vücut üzre toplanamasınlar.

Vefalı olmaktan suçluyum, merhametli olmaktan suçluyum, vurun! Yine de size bir Ney'in yanıklığı ile, bir bağrı delik Kopuz'un sızısı ile güzel türküler söylerim:

''KALA'NIN DİBİNDE ÜÇ AĞAÇ İNCİR
ELİMDE KELEPÇE BOYNUMDA ZİNCİR.''


Daha ne güzel türküler söylerim. Benim gücüm türkülere yetiyor şimdilik:

''AH ÖLMEDEN GÖREBİLSEM
DÜŞEBİLSEM TOPRAĞINA''


Hangi toprakta ayak izim varsa oraya vurun! Denizlerime, batık gemilerime, ma'bedlerime, gökteki yıldızlarıma, şiirlerime, şairlerime vurun!

''Bu gece ölmeyeceğim.
Çığlık çığlık martılar geçecek yüreğimden.
Deli-dolu bir duman saracak Beydağlarını,
Kıbrısta davullar çalınacak, Türk ilinde davullar...
Bu gece ölmeyeceğim.''



Sonra şeytanları öğütleyin. Ey içimdeki şeytan, sen de vur! Kırk pâre olmuşsam ne çıkar.

BEN ÇINAR AĞAÇLARI DİRİLİĞİNDE
HUN BALTALARI KADAR KESKİN


Bir yağmur sonrası Eleğimsağma renkleri kadar güzel, mavi gök ululuğunda, bereket gibi kutlu, dağlarınıza, çöllerinize, ırmaklarınıza inerim. Nerde bir damla kanım varsa oraya inerim. Çünkü ben hayatın şuuruna ermişim. Evrenin sırlarını biliyorum. Benim, evrenin ötesinde de yaşanacak yurtlarım vardır. Her ölüm yeni bir başlangıçtır. Ben ezelden ebed'e uzanan bir gerçeğim.

Siz bu kör acunda, el yordamı ile tutar, sarhoş adımlarla yürür, gözlerinizle düşünürsünüz. Ben zaman mefhumunu aşmış, mesafe tanımaz bir gök ışığım. Bir ok atımlık ömrünüzde bana nasıl hasım oldunuz?

Şimdi hazır edin pusatlarınızı, koyun merhameti bir yana! Dost görünen, açıktan düşman olanlar, uzaktakiler, yakındakiler, toplanın! Ellerime, başıma, ayaklarıma, gövdeme, yüreğime, vurun, vurun, vurun!

Ve ey kör dünya, nasıl olsa bunun diyeti ağır olacak!...

Dilâver CEBECİ... MAVİ TÜRKÜ.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum