Darbe dönemi romanları
Romanlara ve hikayelere net bir biçimde taşınan darbeler, Türk edebiyatında siyasi duruşun, politik bakış açısının tırmandığı dönemlerdir. Orhan Pamuk’un ‘Sessiz Ev’, Adalet Ağaoğlu’nun ‘Hayır’, Sevinç Çokum’un ‘Karanlığa Direnen Yıldız’, Emine Işınsu‘nun ‘Sancı’ ve Alper Aksoy’un ‘Ümraniye İçinde Vurdular Bizi’ bu dönemleri yansıtan eserlerden yalnızca birkaçı.
KARAR ÖZEL/ ERKUT TEZERDİ/KARAR GAZETESİ
Türkiye’de askeri müdahalelerin tamamı demokrasi kisvesi altında gerçekleştirildi. Ordu, 1960 ve 80 yıllarında iki kez yönetime el koyarken, 71 ile 97’de ise hükümeti ‘demokratik zaruri süreç’ iddiasıyla istifaya zorladı. Halbuki demokrasi, bu karanlık sürecin sözde görünür nedeniydi.
Demokrasi bu dönemlerde askıya alındı, halk meydanlarda yaşamını yitirdi. Binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Siyasi ideoloji gözetmeksizin işkenceler yükselişe geçti. Aşıkların elleri ayrılırken, anneler çocuklarından bihaber kaldı. İşte tam bu esnada toplumsal olaylardan etkilenmeyen bir edebiyat düşünülemezdi.
BESLENDİKLERİ YER AYNI
Türk edebiyatındaki politik duruş, özellikle 12 Eylül 1980 Darbesi’yle ortaya çıkınca, yazılan eserler de bu dönemi veya hemen sonrasında yaşananları, antidemokratik uygulamaları sert bir şekilde eleştirdi. Bu dönemlerden sonra, hatta birkaç yıl öncesinde bile yazılan romanlar da aynı misyonu üstlendi. Darbe dönemini yaşayan yazarlar yaşanan her şeyi eserlerine yansıtmaya çalıştı. Bazısı önceyi, diğeri sonrayı, bir başkası da o anı anlattı. Önce ve sonrayı anlatan eserler, genellikle siyasi ortamın tasviri üzerinde dururken anı anlatan yapıtlar, askeri dönemde yaşanan şiddeti ön plana çıkarıyor.
SESSİZ EV - ORHAN PAMUK
Romanın konusu 12 Eylül’ün hemen öncesindeki yaz aylarında geçiyor. Dönem çok karışıktır. Darbe sinyalleri verilir. Kitap Faruk, Nilgün ve Metin adındaki üç torunun, Gebze Cennethisar’daki babaannelerini ziyarete gitmeleriyle başlıyor.
Romanın önemli kişilerinden biri de ev işlerine yardım eden cüce Recep’in yeğeni Hasan’dır. Evin sahibi ise Fatma Hanım’dır. Pamuk, Sessiz Ev’i beş ayrı kişinin yaşadıklarını onların gözünden, yer geldi mi yalın gerçekçi yeri geldiğinde de iron bir üslup kullanarak okuyucuya aktarıyor. Ülkücü hareket adına insanları tehdit ederek onlardan haraç alan yasa dışı gruplar ve toplumsal yozlaşma romanın odağındadır.
KARANLIĞA DİRENEN YILDIZ - SEVİNÇ ÇOKUM
Yazar, bu romanında 27 Mayıs 1960 Darbesi’nde yaşananları Feridun karakterinin gözünden anlatıyor. Sosyal çalkantıların, toplumsal zayıflamanın temeline bireysel zaafları yerleştiriyor. Özgür birey aranırken dönemin medyasının insan topluluklarını nasıl ablukasına aldığını, olaylara nasıl yanlı yaklaştığını betimliyor.
‘Karanlığa Direnen Yıldız’ın öne çıkan en önemli özelliği ise; 60 ihtilalinin akrabalıklara, komuşluklara hatta aile yaşamına kadar nasıl tesir ettiğini vurgulamasıdır. Feridun ve ailesinin Demokrat Parti’li olması sosyal ilişkilerinde inişler ve çıkışlar meydana getirirken, Anadolu insanının da naif yapısı gözler önüne seriliyor.
HAYIR - ADALET AĞAOĞLU
Romanın ana karakteri Profesör Aysel Dereli, dönemin şiddeti gayet normalmişçesine kullanan yönetim anlayışını eleştirir. Aysel, Milli Kültür Bilim Hizmet Kurulu tarafından kendisine verilecek onur plaketini almak üzere kuaförde hazırlanırken, geçmişine doğru bir yolculuğa çıkar. Romanın zamanı tam bir gündür ve sonunda yine başlangıçta verilen berbere dönülür.
Kitapta Aysel’in darbe döneminde yaşadığı baskılar, sancılar ve sürgün okuyucuya ulaşır. Adalet Ağaoğlu Aysel’in yaşadıklarıyla 80 darbesinde aydınların ve akademisyenlerin yaşadıkları arasında bir bağ kurar. ‘Hayır’da hukuk dışı gözaltılar, baskı ve mağduriyet anlatılır.
SANCI - EMİNE IŞINSU
Bu kitapta 1969-1971 yilları arasının siyasi atmosferinde, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda eğitim görürken karşıt görüşlü öğrencilerin işkence yaparak öldürdüğü ülkücü Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun hayat hikayesi anlatılıyor.
Çalkantılı dönemde gösteriler, saldırılar derken sokakta silahlı terör eylemleri baş gösteriyor. ‘Sancı’yı bu açıdan değerlendirdiğimizde içerik ve anlatım üslubu bakımından oldukça sert bir kitap olduğunu söylemek mümkün. Romanın en etkileyici kısmı da Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun 10 kişilik bir grup tarafından kaçırılarak yargılanmak istenmesinden sonra yaşanan işkence anlarıdır.
ÜMRANİYE İÇİNDE VURDULAR BİZİ - ALPER AKSOY
Giresun’un Çanakçı Kasabası’nda 30 yaşına basmamış beş ülkücü arkadaş, davaları yolunda İstanbul’a gidiyor. Sol gruplarla çatışmaya giriyorlar. Cansız bedenleri ise öldürüldükten dört gün sonra bulunuyor.Yalnız beşinin de gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş ve kafalarına da silah sıkılmış. ‘Ümraniye İçinde Vurdular Bizi’, dönemin oldukça sert yaşanan sağ-sol çatışmalarını, ülkücü gençlerin gözünden anlatıyor. Aksoy, tanınmayacak hale getirilen beş genç Bahri Bilge, Salih Uluğ, Cevat Koca, Ömer Bayraktar ve Sinan Koca’nın, devrimciler tarafından yargılandıktan sonra, götürüldükleri taş ocağında ağır işkencelere maruz kalarak hayatlarını kaybettiklerini söylüyor.
karar gaz.
FACEBOOK YORUMLAR