"BİR GAZA ETTİN Kİ HOŞNUT EYLEDİN PEYGAMBERİ" - Prof. Dr. Nurullah Çetin

"BİR GAZA ETTİN Kİ HOŞNUT EYLEDİN PEYGAMBERİ" - Prof. Dr. Nurullah Çetin
21 Temmuz 2019 - 15:55
"BİR GAZA ETTİN Kİ HOŞNUT EYLEDİN PEYGAMBERİ” - Prof. Dr. Nurullah Çetin

Alttaki resmin altında Osmanlı Türk harfleriyle Başbuğ Mustafa Kemal Paşa için "Bir gaza (savaş) ettin ki hoşnut eyledin peygamberi" ifadesi yer alıyor. Demek ki Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün Haçlı ordularına karşı kazandığı cihadlar Hz.Muhammed’i hoşnut ediyor ama anlaşılan birileri bundan pek hoşnud olmamışlar.

Vatandaşın biri 30 Ağustos Zafer bayramını “halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir” diye hafife almış, itibarsızlaştırmış ve önemsizleştirmiş.

Yakın zamanlarda birileri İstanbul’un Anadolu yakasında duvarlara “zulüm 1453’te başladı” diye yazarak Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te Konstantinopolis’i fethedip oranın adını “İstanbul” yaparak Türk-İslam yurdu haline getirmesinden rahatsız olduklarını beyan etmişlerdi. 

Yine yakın zamanlarda birileri Millî Mücadeleyi kazanıp Anadolu’yu düşman işgalinden kurtararak yeniden özgür Türk yurdu haline getirmemizden rahatsız olmuş, bunu bir türlü hazmedememiş, atalarının yenilmesine çok üzülmüş ve “keşke Yunan galip gelseydi” demişti.

Başkalarını ilgilendirmeyebilir ama 30 Ağustos Zafer Bayramı bizi çok, hem de çok ilgilendiriyor. 30 Ağustos bizim, tarihsel var oluş süreçlerimizin iki ana dönemecini oluşturur. Birileri Türk milleti nereden gelip nereye gideceğini bilmesin, dolayısıyla millet olmaktan çıkıp kolayca çözülüp gitsinler diyebilir. 

Ama biz Türkler, eğer kıyamete kadar bu coğrafyada tarihsel yolculuğumuza devam edeceksek tarihimizi, atalarımızı, kültürümüzü, edebiyatımızı, dilimizi, dinimizi, bütün millî ve dinî kutsallarımızı, maddi ve manevî değerlerimizi bilmek, hatırda tutmak, çocuklarımıza öğretmek zorundayız. 

Yoksa yedi başlı ejderha gibi etrafımızı dört koldan sarmış haricî ve dahilî bedhahlar, bütün Haçlı Siyonist emperyalist devletler ve onların içimizde yuvalanmış temsilcilerine, sözcülerine, akrabalarına karşı varlık mücadelemizi kaybederiz.

Tarih olup bitmiş, unutulması gereken boş masallar, bilgiler ve olaylar yığını değildir. Tarih, önümüzü görebilmemiz için mutlaka bakmamız gereken dikiz aynamızdır. Bu bağlamda 30 Ağustos 1922 zaferi kutludur. Çünkü: 

26 Ağustos 1071’de Anadolu’da bir vatan, bir devlet, bir millet kuruldu. 26-30 Ağustos 1922’de aynı vatan ve millet kurtularak yeniden kuruldu. Anadolu tarihi demek, bir bakıma bu 2 önemli tarih aralığı demektir. 26 Ağustos 1071’de Anadolu’yu Rum Bizans’tan aldık, 26-30 Ağustos 1922’de yine Rum Yunan işgalinden boşalttık.

26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ile Alparslan Anadolu’yu Müslüman Türk milletine açtı ve açılan bu kapıdan Anadolu’nun her tarafına yayıldık. Zamanla Anadolu’ya hâkim olan Bizans zulmünü, karanlığını yırttık, Bizans’ın karanlığı altında inleyen Anadolu Hristiyan halklarına kurtarıcı olduk, umut olduk. Onların hem küfür karanlığından hem muharref Hristiyanlığın şefleri olan papazların zulmünden, hem yerel idareci zalim tekfurlarından, hem de merkezî kralın zulmünden kurtardık. Çünkü Türk beklenendi. Zamanla birçoğu kendi rızalarıyla Türkleşti ve Müslümanlaştı.

15 Mayıs 1919 günü Anadolu’nun bağrına bir İngiliz kaması olarak saplanan Yunan işgal güçlerini 23 Ağustos 1921 tarihinde süpürme harekâtı Sakarya Meydan Muharebesiyle başladı. Bu kutlu harekât durmadı. Sonra 26-30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başlayıp ilerledi. Bu taarruz, 9 Eylül 1922’de İngiltere’nin içimize saldığı işgalci Yunan çapulcularının geldikleri yere yani denize iade edilmesiyle nihayet buldu.

*30 Ağustos 1922’de kazanılan zafer, Türk’ün öldü bitti, yok oldu denildiği anda birden dirilişinin, var oluş iradesinin gerçekleştiği bir tarihtir.

*Bu tarih, Türk’ün 200 yıldan beri hep geri çekiliş ve savunmada kalış zilletine bir son verip, artık taarruza geçme özgüveninin geldiği kutlu bir tarihtir.

*Bu tarih, Türk’ün sadece Yunan çapulcularını değil, asıl olarak Yunanı lejyoner olarak kullanan İngiltere gibi döneminin süper gücünü kaldırıp yere çaldığı bir tarihtir.

*Bu tarih, mübarek Anadolu topraklarının kıyamete kadar Müslüman Türk yurdu olarak kalacağı inat, ısrar, azim, irade ve ihtirasının tescillendiği tarihtir.

*Bu tarih, modern Haçlı ordularının eskiden olduğu gibi yine Türk’ün imanıyla geri püskürtüldüğü bir tarihtir. 

*Bu tarih, sadece Türk’ün değil, aynı zamanda diğer mazlum milletlerin, sömürgeleştirilmiş milletlerin de bağımsızlık meşalesinin yakıldığı bir tarihtir.

*Bu tarih, Türkçemizi bütün incelik, zarafet ve zenginlikleriyle konuşabildiğimiz, bütün Türk-İslam kültür ve medeniyetimizi yaşayabildiğimiz, ezanımızı kısık değil gür bir sesle okuyabildiğimiz, nazlı bayrağımızın kendi semamızda hür bir şekilde dalgalanabildiği, kendi bağımsız millî Türk Devletimizi kurabildiğimiz, bize ait bir vatanın kurtulup tekrar kurulduğu bir tarihtir.

*Bu tarih, imanın imkâna, iradenin tekniğe, azın çoğa, haklının haksıza, mazlumun zalime galip geldiği bir tarihtir.

*Bu tarih, Türk’ün istiklalci iradesinin sembol şahsiyeti olan Mustafa Kemal’in Başbuğ olduğu bir tarihtir.

*Bu tarih, Anadolu’nun kıyamete kadar Türk’e bozulmaz bir nikâhla nikâhlanma mührünün vurulduğu bir tarihtir. 

*1918 yılı gazetelerinde, "Anadolu Tanassur mu Ediyor" yani Anadolu Hristiyanlaşıyor mu? Başlıklı yazılar görülür. Zira Anadolu’nun her tarafına Amerikan, İngiliz ve Fransız kolejleri ve kiliseler yayılmıştır. Avrupa, Anadolu’yu önce kültürel ve dinî olarak ele geçirmek, sonra askerî olarak bu işi bitirmek istiyordu. İşte 30 Ağustos, gâvurun bu projesini çöpe atan, Anadolu’yu bir kez daha Türkleştiren ve İslamlaştıran bir zaferdir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum