Bekir Fuat Yazdı: Bin sevgi Enver Paşa'ya

Bugün İslam coğrafyası kan ağlıyorken biz üzülmekten başka bir şey yapamıyor ve Enver Paşa’yı daha iyi anlıyoruz. (Misak-ı Millî ile bitmeyen hayalleri ile...)

Bekir Fuat Yazdı: Bin sevgi Enver Paşa'ya
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 22 Kasım 2019 - 21:07

Bin sevgi Enver Paşa'ya

Bugün İslam coğrafyası kan ağlıyorken biz üzülmekten başka bir şey yapamıyor ve Enver Paşa’yı daha iyi anlıyoruz. (Misak-ı Millî ile bitmeyen hayalleri ile...)

Fakat üzücü olan bir şey var: İslamcılarla Kemalistlerin ortaklaşa üretip bugüne kadar yaşatmaya çabaladıkları yegâne mit Enver Paşa’ya dair olandır. Maalesef öyle. Kemalistler, başlangıçta iktidarlarına tehdit oluşturan siyasî gücünden dolayı; sonraları ise temsil ettiği siyaset tarzının kendi dünya görüşlerinin bir anlamda karşı kutbunu oluşturduğunu fark ettikleri için Enver’e düşmandırlar.

Enver Paşa çizgisi “Dünya düzeniyle başa çıkılmaz… Büyük devletlerle iyi geçinelim” diyen anlayış karşısında “Esaret altında yaşamaktansa istiklâlimiz uğrunda savaşırken ölmek dahaşereflidir” diyenlerin çizgisidir. Ümidi, iyimserliği, boyun eğmezliği temsil eden Enver Paşa çizgisi ölümü göze almak pahasına “kendimiz kalarak” var olmayı savunan çizgidir. Dolayısıyla Kemalistlerin Enver Paşa’yı hayırla anmıyor oluşları şaşırtıcı değil.

Fakat İslamcıların Enver Paşa karşıtlığını hiçbir zaman anlamadım. Resmi tarihe teslim olmuşlar.

Ne yazık ki bizim aydınlarımız (belki “okuryazarlarımız” demek gerekir!) geçmişi, özelliklede yakın geçmişi birtakım basmakalıp yargılarla değerlendirme kolaycılığı içindeler. Sözgelimi, “İslamcı” bir gazetenin aklı başında sandığımız bir köşe yazarı “Enver Paşa Yahudi ve masondu; Kafkasya ve Türkistan’daki faaliyetinin gayesi de buralarda bir İsrail devleti oluşturmaktı...” diye yazabiliyor. Bir “Kemalist” aydın ise “Enver başından beri Mustafa Kemal ile yarış halinde olduğu için kendisini ispatlamak amacıyla 90 bin askerimizin can verdiği Sarıkamış harekâtına girişti” diyor bir tv programında.

Bu seviyedeki bir “tarih algılaması” çerçevesinde tarihi tartışmak veya tarihî kimlikleri verollerini değerlendirmek olacak iş değil elbette.Yine de yeni kuşakların bu konudaki tecessüsünü dogmatik at gözlüklerinin bakış açılarına mahkûm etmemek için birilerinin seslerini yükseltmeleri gerekiyor.

Enver Paşa hakkında yazılıp çizilenler içinde belki de doğru olan tek şey “hayalci ve maceracı” olduğu. Evet, “hayalci ve maceracı” olduğu doğru. Ama Enver, aydınların her şeyden önce hayal kurmalarının gerektiği ve siyaset kadrolarının maceraya atılmaktan başka çarelerinin olmadığı bir devrin insanıdır. Enver ve arkadaşları o günlerde elden gelen son şeyi yaptılar; hayal kurdular.

Çünkü millet için yeni bir ufuk bulunmalı, devletin önüne yeni yollar açılmalı, dertlere çare üretilmeliydi. Bunlar hayal kurmakla yapılabilecek işlerdi(r).

Ümitlerin tükendiği günlerde hayal kuran aydınlara, hayal kuran devlet adamlarına ihtiyaç vardır. Enver ve arkadaşları “hayal” kurdular. Bu hayal uğrunda “macera”ya atıldılar. Keşke bugün de “hayalleri” olan aydınlarımız olsa.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum