Belma AKSU Yazdı:BÜYÜDÜM MÜ ŞİMDİ?

Çocukluğumda büyümek için acele eden de benim; kapının önüne çıkıp ip atlamak, saklambaç, 9 kiremit oynamak isteyen bu "yetişkin"de. İçimdeki zıtlaşan taraflardan hangisi galip gelir bilmiyorum, ama ikisininde beni bırakmaması, biri büyürken diğerinin de içimde olması, bunu bilmek güzel. Hangisine ne zaman ihtiyaç duyacağım? Kim bilir...

Belma AKSU Yazdı:BÜYÜDÜM MÜ ŞİMDİ?
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 15 Şubat 2018 - 19:20
BÜYÜDÜM MÜ ŞİMDİ?
 
   
                  
             Birkaç gün önce, ayın 70 yıl sonra ilk defa dünyaya en yakın olduğu zamandı. Bir 15-20 yıl sonra bu durum tekrar edecekmiş. Bu yüzden 20 yıl sonraki benliğime yazıyorum bu yazıyı. Hatırlatmak için lise anılarımı . Çünkü aynı şeyi ilkokulda yapmıştım. Her okuduğumda ayrı bir keyif ve hüzün veren o hatıraları tekrar yaşıyorum sanki.             Eminim çoğunuz yaşamıştır: Sınıfta sinirlerinizi bozan o gıcık kızı anı defterinize yazmışsınızdır "okul bitse de kurtulsam şu kızdan Allahım" sözleriyle. Merak etmeyin yalnız değilsiniz. Ama hesap etmediğim bir şey vardı: Kim derdi ki  Elif'le, okul bittikten  sonra dost olacağımı. Valla hiç bakmayın, öyle olduk çünkü. Ben hala şoktayım. Lisede az laf dalaşı yapmadık, anı defterime ona ne kadar sinir olduğum hakkında yaratıcı sözler yazdığım da bir gerçek tabi. Şimdiyse final- vize sonrası eve dönüşlerde sözleşip birbirimizi kahvaltıya çağırdığımızı görmek, kitaplarımızı paylaşmak tuhaf. Dershane yollarında geçen ömrümüz, o esnada ettiğimiz sohbetler, daha neler neler...
 
 
              Matematik hocası Osman Hoca o zamanlar korkulu rüyamız, Öyle Bir Geçer Zaman Ki en sevilen dizi, "Yatcaz kalkcaz" şarkısı Fatmanur'un diline pelesenk olmuş bir şarkıydı. Recep Hoca ve Irem'in flört hakkında derin (!) ve felsefik(!) görüşlerine az gülmemiş, Muazzez Hocanın nazik sözlerine kahkahadan kırılmış, Sevim Hocanın derslerindeyse bir yandan kuru üzüm yiyerek(e Manisa'da yaşıyoruz  ananas yiyecek halimiz yok herhalde) yeterli glikoz miktarını aldığımızdan emin olduktan sonra bizi düşünmeye, merak etmeye ve en sonunda araştırmaya iten o meşhur konuşmaları, okulun ana sınıfı kısmındaki nöbetlerimiz, Ali Hoca ve mafya tipli atkıları, Felsefe dersinin o ilk gününü hatırlıyorum da "Melekler var mı?  Varsa nerdeler?" sorularıyla geçen  o ders ve hemen ardından Din Kültürü dersine girer girmez "Hocam bizim devreler yandı, melekler var dimi?" gibi komik diyaloglarla geçen o gün... Okulun o dolu hali, biz gidince bomboş gibi. 
 
                Hepimiz bir şekilde yeni hayatlarımıza doğru yapacağımız o uzun yarışın ilk adımını atmıştık, kimileriyse yarışları bırakıp izleyici olmayı kabul etmişti. Geçenlerde bir videoda izlemiştim: "Yetişkin olduğumuzu nasıl anlarız?" Konu başlığıydı. Sınıf arkadaşımın çocuğuna çeyrek  taktığımda demişti birisi. Çok gülmüştüm ama doğruydu. Güzel zamanlardı onlar. Doyasıya şımardığımız zamanlar, büyümek biraz çetrefilli bir iş ya. 
 
 
          Çocukluğumda büyümek için acele eden de benim; kapının önüne çıkıp ip atlamak, saklambaç, 9 kiremit oynamak isteyen bu "yetişkin"de. İçimdeki zıtlaşan taraflardan hangisi galip gelir bilmiyorum, ama ikisininde beni bırakmaması, biri büyürken diğerinin de içimde olması, bunu bilmek güzel. Hangisine ne zaman ihtiyaç duyacağım? Kim bilir...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum