Almanya ve Türkiye'de Eğitim

İKİ BİNDE ALMANYA’DA GÖRDÜM, İKİ BİN ON ALTIDA ANKARA’DA BULDUM. Köşe yazarımız Kadir Keskin TOBB Eğitim ve Kültür Vakfı müdürü Sayın İsa Özkul ile ASO teknik kolejinin misafiriydi

Almanya ve Türkiye'de Eğitim
16 Nisan 2016 - 11:21

İKİ BİNDE ALMANYA’DA GÖRDÜM, İKİ BİN ON ALTIDA ANKARA’DA BULDUM.

             Geçtiğimiz hafta, Adalet Bakanlığı Cezaevleri Genel Müdürlüğü Tetkik Hâkimliğinin davetlisi olarak, cezaevlerinde ilgi gören “Manevi değerlerimize rağmen neden buradayız?” konulu konferanslarım için Ankara’ya davetliydim. Ankara’da fırsat buldukça dostlarımı da görmek istedim. Bu arada kadim dostum, Ankara’nın önemli bürokratlarından, eski Başbakanlık Devlet Arşivler Genel Müdürü ve halen de TOBB Vakfı Eğitim ve Kültür Müdürü Sayın İsa Özkul kardeşimi aradım. Aramama çok sevinen kadim dostum İsa bey, mahzuru yoksa cezaevine kendisinin de gelip, beni dinlemek istediğini söyledi.  Ben de kendisine yetkililerden izin alabileceğimi ifade edince hemen işini bırakarak bulunduğum yere geldi. Beraberce Ankara- Sincan yüksek güvenlikli L TİPİ kapalı cezaevinin yoluna koyulduk. Sincan cezaevine giderken bana bir okul göstererek  “ Ağabey bir eğitimci olarak bu okulu görmeni isterim” deyince, “ Ben de Türkiye genelinde bugüne kadar üç yüze yakın okul gördüm, bu okulun diğerlerinden farkı ne?”diye sorduğumda “ Ağabey görmen lazım” dedi. İsa beyin anlattıkları ilgimi çekmeye başladı. Uzatmayayım Sincan L Tipi kapalı cezaevinde konferansımı verdikten sonra beraberce, sitayişle bahsettiği okulu görmeye gittik.  Bu güne kadar hem fiziki, hem de eğitim kalitesi açısından çok güzel okullar gördüm. Mesela Denizli İbrahim Cinkaya Sosyal Bilimler Lisesi,  Kütahya Nafi Güral Fen Lisesi, fiziki bakımdan bunlar kadar görkemli olmasa da eğitim açısından başarılı bir okul Halil Kale Fen Lisesi. Gerçekten hem eğitimi, hem de yönetimi açısından bu okullar dikkatimi çeken okullardı. Ancak, Ankara sanayi bölgesinin içinde, Ankara Sanayi odasının yaptırdığı ASO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yani ASO Kolejini görünce hem hayranlık ve hem de ülkem adına gurur duydum. Neden mi?  Anlatayım:

             İki bin yılında Almanya- Darmstadt şehrinde, bir yaz tatilinde, Türk çocuklarının din eğitimi çalışmalarında bulundum. Teneffüs zili çaldığında koridorda, başında herhangi bir görevlinin bulunmadığı, içinde bisküvisinden, dondurmasından,  soğuk meşrubatına kadar her türlü yiyeceğin ve içeceğin bulunduğu bir dolabın başında kuyruğa giren öğrenciler, aldıkları yiyeceğin ve meşrubatın parasını kumbaraya atıyorlardı.  Ben kurum yetkilisine “ Dolabın başında kimse yok, bir görevli olsa iyi olur” dediğimde kurum yetkilisi “ Hocam hiç endişe etme.  Çocuklar eksik para atmazlar. Aldıkları yiyeceğin fazlasını atarlar, eksik çıkmaz fazlası çıkar” deyince bir anda kendi okulum Manisa Lisesi ile ülkemdeki diğer okullar gözümün önüne geldi. Acaba benim görev yaptığım Manisa Lisesinde ve diğer okullarda böyle bir şey olur mu? diye. Olamayacağına kanaat getirerek, bir eğitimci olarak, biz niye Türkiye’de bu eğitimi veremiyoruz diye, komplekse girip üzülmüştüm. Sonra inceledim ki bu çocukların hepsi de Kinder Schule’ye (Anaokulu) gitmişler. Kinder Schule’lerin eğitim ve öğretimi de Almanya’da tamamen kiliseye ait. Devlete ait anaokulu yok.  Kinder Schule’lerin programını inceledim. Üç ders var: 1- Genel prensipler( ki bu derste tamamen protestan ahlakı veriliyor) 2- Oyun 3- Spor.  7 yaşına kadar çocuğa dini içerikli dürüstlük adına ne verilmesi gerekiyorsa veriliyor.  Zaten pedegoklara göre dindarlığın da dinsizliğin de temeli 7 yaşına kadar atılırmış.  Ve çocuğun genel karakterinin  % 70’i,  7 yaşına kadar teşekkül edermiş. Atalarımız da “ İnsan 7 sinde ne ise 70’inde de O’dur” diye boşa söylememiş. Gelelim ASO Teknik Kolejin.

             Okulun fiziki yapısını anlatmayacağım. Harikulade bir yapı. İçindeki temrinlik, teknik teçhizat ve makineler son derece yeni ve modern.  Okulun içi dışından daha güzel, daha görkemli. Bizi kapıda karşılayan İngilizce zümre başkanı İlhami Cebeci Bey son derece nezaketli, görünüş ve davranış olarak işinin ehli bir öğretmen olduğu her halinden belli. Okul müdürü Sayın Mustafa Daşçı da, efendi, nezaketli, okuluna hâkim oturaklı bir müdür. Toplantısını bırakarak bize “hoş geldin” deyip gerekli nezaketi gösterdikten sonra özür dileyerek toplantıya devam etmesi gerektiğini söyledi ve her türlü bilgiyi İlhami Bey’in vereceğini özür dileyerek beyan etti.  İlhami Bey hocamız da bize hem okulu gezdirdi ve hem de okuldaki akademik çalışmayı ve değerler eğitimini anlattı. Kısaca şöyle ifade edeyim:

1-    Okula TEOG puanıyla ve çok yüksek puanla giriliyor. Katiyetle torpil, kayırma, senin oğlun, benim kızım yok.  

2-    Okul %100 burslu

3-    Okulun Üniversite başarısı: % 100.

4-    Okula mazeretsiz beş gün, mazeretli on gün gelmeyenin kaydı siliniyor

5-     Sene sonunda bir dersten zayıfı da olsa öğrencinin kaydı siliniyor. 

6-    Zaman mefhumunun önemini kavratmak açısından okulda zil yok.  Okulun parolası:  “ZAMAN EN BÜYÜK SERVETTİR

7-    Okulda kantin var, kantinci yok. ( Aynı Almanya’da gördüğüm usul)

8-     Daha manidarı okulda kilidi, görevlisi olmayan içinde yüklü miktarda para(60 ile 70 bin TL) bulunan PARA SANDIĞI, yanında bir defter. Parası olmayan öğrenciler ihtiyacı  olan parayı alıyor ve ne zaman geri getireceğini de deftere yazıyor. (Bugüne kadar en ufak bir suiistimal söz konusu olmamış.)

9-    Öğrencilerin tümü daha okulda iken yabancı ülkeleri görüyor. Okulun projeleri ve uluslararası robot geliştirmedeki başarıları Avrupa ülkelerinin üstünde.

Okulun öncelikli amacı: Ahi Evran geleneğine bağlı;

A-    Türk örf ve geleneklerini özümseyen iyi ahlaklı insan yetiştirmek

B-    İyi bir meslek sahibi yapmak

C-    İyi bir İngilizce öğretmek

D-   İyi bir akademik eğitim vermek.

Demek istenince benim ülkemde de daha güzeli olabiliyor. Tebrikler okulun kurucu temsilcisiSayın M. Nurettin ÖZDEMİR beyefendi, tebrikler Sayın Mustafa DAŞCI meslektaşım. Sizleri ve sizlerin şahsınızda okulda görev yapan tüm meslektaşlarımı kutluyorum. Beni on altı yıllık kompleksten kurtardınız, sağ olun.  Ülkemde böyle bir okulu görmeme vesile olan kadim dostum İsa Özkul beykardeşime de ayrıca teşekkür ediyorum. Ankara programımın yoğunluğu nedeniyle okulunuza zaman ayıramadım. İnşallah en kısa zamanda ben de öğrencilerinizle bir araya gelmek isterim.

 Türkiye’nin geleceği açısından mutlaka bu okulların sayısının çoğalması ve çoğaltılması lazım. 8. Sınıfa giden çocuğum olsa gözümü kırpmadan bu okula gönderirim. Bu sene çocuğu TEOG’da yüksek puan alan velilere ve tüm dostlarıma tavsiyem, gözünüzü kırpmadan bu okulu tercih edin Çünkü bu okulda baba bir müdür, Sayın İlhami CEBECİ gibi birbirinden değerli bir eğitim kadrosu var.

Bu tür okulların sayısının ülkemde artması temennisiyle…

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum