Ahmet B. ERCİLASUN : Milletler ve Gelecek

Farklı bir grubun bulunduğu her yerde o sosyal gruba mensup olma duygusu vardır. İçinde bulunduğunuz grup başka gruplara göre bazı farklı özellikler taşıyorsa kendinizi o gruba ait kabul edersiniz

Ahmet B. ERCİLASUN : Milletler ve Gelecek
07 Ocak 2018 - 20:57

Milletler ve Gelecek

Ahmet B. ERCİLASUN 

 

Farklı bir grubun bulunduğu her yerde o sosyal gruba mensup olma duygusu vardır. İçinde bulunduğunuz grup başka gruplara göre bazı farklı özellikler taşıyorsa kendinizi o gruba ait kabul edersiniz. Grubun içinden bazıları, farklı yetişme tarzları dolayısıyla veya kendileri için daha iyi şartlar sağlamak amacıyla gruptan kopabilirler; fakat bir kısım insanlar, grubun ortak özelliklerinin önemli bir bölümünü taşıdığı sürece grup varlığını sürdü­ rür ve insanlar da gruplarına mensup olma duygusunu taşımaya devam ederler. Sosyal birimlerin en güçlüsü hiç şüphesiz ailedir. Benzer özellikler yanında kesin şekilde bilinen biyolojik bağ, aile fertlerini güçlü bir grup olarak bir arada tutar. Ancak aile, oba, oymak, boy, hatta boylar birliği gibi küçük sosyal gruplar benzemezlere karşı yeterli emniyeti çok defa sağlayamazlar; bundan dolayı benzerler, müm.kün olduğu kadar büyük bir topluluk oluşturmaya çalışırlar. Böylece, birbirlerine benzer fertlerden oluşan toplulukların en bü­ yüğü, millet olarak karşımıza çıkar. Milletlerde en somut benzerlik unsuru dildir; aynı dille anlaşıyor olmaları, onları başka topluluklardan ayırır ve birbirlerine bağlar. Millet fertleri büyük çoğunlukla aynı soydan gelmişler veya aynı soydan geldiklerine inanmışlardır. Soy birliği inancı da fertleri birbirlerine bağlayan en önemli unsurlardandır. Farklı soydan geldiklerini bilenler veya öyle olduklarına inananlar, yahut da soylarında karışıklık bulunduğunu bilenler veya düşünenler de kendilerini içinde yaşadıkları milletin ferdi kabul edebilirler. Başka benzerlikler ve uzun zamana dayanan kader ortaklığı, onları da aynı milletin ferdi yapmıştır. Ancak değişik sebepler; daha iyi hayat şartları ve daha fazla kazanç sağlayacaklarına dair inanç ve düşünceler onlarda ayrılıkçı duygular uyandırabilir. Dil ve soy kadar önemli unsurlardan biri de ortak davranış ve tepki kalıplarıdır. Bir yandan genetik özellikler, bir yandan asırlarca ortak ya�ama ve ortak bir kaderi paylaşma, bir yandan ortak din, hatta eski inançlar, insanlarda ortak bir psikolojik yapı oluşturur ve bu yapı benzer davranış­ ların, benzer tepkilerin ortaya çıkmasına yol açar. Söz gelişi, bir yabancıya karşı takınılan tavır bakımından, Avrupa milletleri ile Türkler arasında fark vardır. 

Ortak din,· ortak sanat eserleri ve ortak gelenekler de toplulukları millet hiiline getiren unsurlardandır. Dil, davranış tarzları, din, sanat ve gelenekleri kültür teıimi ile ifade edebiliriz. O hillde milleti, ortak kültür ve ortak soy duygusu oluşturuyor. Ancak bunların hepsi için iki önemli zemin gerekiyor: Tarih ve coğrafya. insanlarda ortaklık duygusu uyandıracak ölçüde bir tarih ve coğrafya beraberliği yaşanınca millet oluşur; aksi takdirde oluşuın yanın kalır. Tarih ve coğrafya beraberliği yukarıda sayılan ortaklıkları oluşturup millet dediğinıiz sosyolojik varlığı ortaya çıkarınca, oıtak bir kaderi ve ortak çıkarları paylaşma, ortak bir gelecek kurma duygusu da yukarıdakilere eklenir; insanlar böylece kendilerini aynı milletin mensubu hissederler. Yukarıda saydığımız ortaklıklar, milletin büyük çoğunluğu için geçerlidir; ancak millet içindeki fertleri tek tek ele aldığımız zaman her fertte bütün ortak unsurların bulunup bulunmadığına bakmak zorunda değiliz. Oı1aklıklardan birkaçı ve hatta bazen sadece biri, ferdi ınilletin mensubu yapmaya yetebilir. Elbette oı1aklıklar azaldıkça mensubiyet duygusunda olumsuzluklar ortaya çıkması ihtimali artar. Ayrıca her milletin oluşumu farklı olduğu için ortaklıkların sayısında ve önem derecesinde de farklılıklar vardır. Bir millette soy şuuru, bir baş­ kasında dil, bir diğerinde din ön plana çıkabilir; bazı milletlerde yukarıdaki unsurlardan biri, hatta birkaçı bulunmayabilir. Feıtlerde aynı millete mensup olduklarını uyandırabilecek ölçüde ortaklık milletin oluşumu için yeter; ancak oıtaklıklar arttıkça nıillete bağlılık duygusunun ve ınillet halinde yaşaına şuuru ve iradesinin güçleneceği de muhakkaktır. Milletler dünyanın her yerinde aynı zamanda oluşnıaınıştır. Özellikle Doğu ile Batı arasında bu bakımdan kesin bir fark vardır. Çin ve Japon milletlerinin oluşumu milattan önceki yüzyıllara dayanır. Farslar, en geç Sasaniler döneminden, Araplar en geç Eınevller döneıninden itibaren kendilerini farklı milletler kabul etmişlerdir. Biz ise en geç Göktürkler döneminden başlayarak kendimizi ayrı millet kabul ediyoruz. Avnıpa'da milletlerin oluşuınu ise Orta Çağ, ın sonları ile Yeni Çağ'ın başlarında tamamlanmıştır. Amerikalılar 200-250 yıl önce başka bir millet olduklarının farkına vardılar. Milletin oluşumu ile birlikte milliyet duygusu da ortaya çıkar. Bir başka ifadeyle milliyet duygusu, millet kadar eskidir. Esasen sosyal birimin ortaya çıkışı ile o birime bağlılık duygusunun da· ortaya çıkınası kaçınılmazdır; grubun fertleri grub8. ınensubiyet duygusu taşıınadıkları sürece sosyal birim ortaya çıkmış olmaz. Dolayısıyla r:1il!iyı;'t duygusunun milletle birlikte ıneydana gc lıniş olması sosyal bir kanundur. Milliyetçilik, .Juygunun şuur lıi\line gelmesidir ki biz Türkler için en geç Göktürler çağında böyle bir şuurun doğduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. Ayrı bir terimle ıfade edilmemiş olsa dahi Göktürklerde bu şuuı· vardır ve kesintilere uğrayarak Türk tarihinin çeşitli dönmelerinde ortaya çıkmıştır. Nihayet Tarızimat'tan bu yana milliyetçilik şuurunun kesintisiz olarak devam edip geldiğini görüyoruz. Küreselleşme teriminin çok sık telaffuz edildiği ve küreselleşme eğiliıninin gittikçe yaygınlaştığı­ nın ifade edildiği günümüzde millet ve milliyetçilik kavramlarının durumu nedir? Aslında bu sorunu cevabı, yazımın başında vardır. Gruptaki insanların bir kısını, grubunun ortak özelliklerinin öneınli bir bölümünü taşıdığı sürece grubun ve gruba mensubiyet duygusunun varlığı devam eder. Benzemezlere karşı yeterli emniyeti sağlama veya daha iyi şartlara kavuşma düşüncesiyle milletler bir takım küresel birlikler içinde yer almak isteyebilirler; ancak bu isteğin arkasında "daha çok eınniyette olına, daha iyi şartlar sağlaına" aınacının olınası bile ınilliyet duygu ve şuurunun bir tezahü­ rüdür. Yani küresel birliklere katılma yine millet için arzu ediliyor. Bu aınaca rağınenı küresel birliklerin oluşup uzun zaınan varlığını sürdürınesi, milleti dolayısıyla milliyetçiliği ortadan kaldırabilir mi? Bir kere, uzun bir tarih içindeki 5-1 O yıllık, hatta 30-40 yıllık bir eğilimi, belirleyici kabul etmek yanıltıcı olabilir. Ayrıca dikkat edilirse küreselleşmede de farklı çıkarlar çatışmaktadır. Avrupa'nın çıkarları ile ABD'nin çıkarları aynı değildir ve her iki merkezden gelen küreselleşme telkinlerinin temelinde kendi çıkarları vardır. ABD, Amerikan dil ve kültürünün hakim olduğu bir küresel model arzu ediyor. Avrupa birliğinin küreselleşme planında Almanların ayrı, İngilizlerin ve Fransızların ayrı çıkarları söz konusudur. Her biri Avrupa Birliğinin merkezinde kendisinin trfacağını düşünüyor. Bundan başka; birliğe katılan ülkelerin hiçbiri kendi milli kimlik ve kültüründen vazgeçme niyetinde görülmüyor. Ayrıca Çin, Japonya, Arap dünyası bu oluşumların derece derece etkisinde olmakla beraber içinde değildir. O Mide Türkiye'nin entelektüel hayatına h§kim görünen; fakat Türk milletini temsil etıneyen basın-yayın organlarının, özellikle iki kartelin yaydığı hav·aya bakarak küreselleşme sürecinin bir dünya geleceği olduğunu; hele hele bu küreselleşme içinde milletlerin ortadan kalktığını farz ettiğimiz takdirde- bütün fertlerin eşit olacağını düşünmek tarihe ve dünyaya dar bir pencereden bakn1ak demektir. Bence küreselleşme denilen süreç, Avrupa Birliği içinde, milli varlıkları yok etıneden sürerken diğer büyük güçler küçük devletleriiı bir KiS,mitıı hi�a� yeleri veya ittifak şemsiyeleri altına almaya devam edecektir. Bir başka ifadeyle milli devletler yok olmayacak, çeşitli birlikler ve ittifaklar içinde, çok kutuplu bir dünyada yaşamaya devam edeceklerdir. Cumhuriyetin l 00. yılını idrak edeceğimiz 2023 yılı için şöyle bir gelecek tahmin ediyorum. Amerika Birleşik Devletleri; Kanada, Meksika ve belki de birkaç Orta Amerika devletini çeşitli statüler içinde bünyesine alarak dünyanın en büyük gücü olmaya devam edecektir. Diğer Orta ve Gü­ ney Amerika ülkeleri de ABD'nin himayesini kabul etmiş olacaklardır. İngiltere, büyiik bir ihtimalle Avrupa Birliğinden kopacak ve . ABD,;He birlikte hareket edecektir. Avrupa Birliği, Alınanya'ııın öncülüğünde bir birleşik devlet statüsü kazanacak; Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri de büyük çoğunlukla bu birlik içinde olacaktır. Birliğin, Ukrayna, Baltık ülkeleri, Beyaz Rusya ve Rusya 'yı da içine alması kuvvetle muhtemeldir. Bosna, Kosova, Makedonya gibi bazı Balkan ülkelerinde Avrupa Birliği ile Türkiye'nin çekişmesi yaşanacaktır. Kuzey, Orta ve Güney Afrika ülkeleri ayrı ayrı ittifaklar oluşturacaklar; ancak bunlardan bir kısmı diğer büyük güçlerin etkisinde veya himayesinde bulunmaktadır. Arap ülkelerindeki dağınıklık ise büyük ihtimalle devam edecektir. Rusya Federasyonu'nun ikinci bir parçalanmaya uğrayacağını tahmin ediyorum. Bu parçalanmadan Tataristan, Başkurdistan, Osetya, Çeçenistan, Dağıstan, Tuva, Buryatistan, Saha Yeri (Yakutistan) gibi bağımsız ülkeler doğacaktır. İdil-Ural bölgesindeki Firt asıllı cumhuriyetlerle, Kafkaslardaki diğer cumhuriyetlerden bir kısmı da bağımsız olabilir. Doğn ve Güney Asya'da Çin, Japonya ve Hindistan üç ayrı büyük gUç merkezi olacaktır. Uzak Doğu ve Endonezya dışındaki Güney Doğu Asya ülkeleri bu üç büyük güçten birinin ya himayesine girecek, ya ittifak çemberi içinde yer alacaktır. Çin içinden birkaç bağımsız .devlet (Tibet, Doğu Türkistan, İç Moğolistan) çıkmış olabilir. Buna rağ­ men Çin, Uzak Doğu'nun ve dünyanın en bUyük güçlerinden biri sayılacaktır. Avustralya ve Yeni Zel§nda ise ABD ve İngiltere'nin oluşturacağı ittifak içinde yer alacaktır. Güney Azerbaycan İran'dan kopmuş ve kuzeyle birleşmiş olacaktır. Vahit Azerbaycan ile Türkiye "birleşik devlet" statüsüyle bir birlik biline gelecek; Ermenistan, Gürcistan ve yeni Kuzey Kafkasya devletleri ile Kuzey lrak'ta oluşmuş Bosna benzeri devlet ve büyük .ihtimalle Suriye, Türkiye-Azerbaycan Birleşik Devleti'nin himayesini gönüllü olarak.kabul .edecektir .. Türkistan'daki bağımsız devletlerle Rusya .Federasyonu'ndan kopmuş diğer \ıağımsız Türk asıllı devletler, Türkiye-Azerbaycan Birleşik Devleti'yle bir ortak pazar . oluşturacaklar; aralarındaki gümrük ve pasaport duvarlarını kaldıracaklardır. Türkistan, İdil-Ural ve Kuzey Kafkasya bölgelerinin her birinin ayrı ayrı "birleşik devletler" oluşturması ve bu birleşik devletlerin Türkiye,Azerbaycan'la ortak pazar ilişkisi içinde bulunmas� da mümkündür. Demokratikleşmiş İran, Federal bir yapıya kavuşmuş Afganistan ve daha demokrat bir Pakistan da aynı ortak pazar içinde yer alacaktır. Özet olarak 2023 dünyasının büyük güçlerini şöyle sıralayabiliriz: ABD, Çin, Avrupa Birliği, Türk Dünyası, Japonya, Hindistan. Tabii bu bir tahmindir. Mesel§ Almanya'nın sebep olacağı bir dünya savaşının çıkması veya başka olağan üstü hadiseler tahminleri altüst edebilir. Anacak ben her hükümdarda millet ve milliyetçilik gerçeğinin yaşayacağını düşünüyorum.

Türk Yurdu dergisi

Mart-Nisan-Mayıs 1999 , Sayfa: 139-140-141 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum