12 EYLÜL 1980, ÜLKÜCÜLER VE BOĞAZIMA DURAN DOLMALAR - Mustafa KIZIKLI

Öğrenciydik, fakirdik, doğru dürüst bir gelirimiz yoktu.

Bizim evden kurban ağabeyimdi. O Gaziantep Ülkü Ocağı Başkanıydı. Ben lise öğrencisiydim, kaçmıştım onu tutuklamışlardı. İhtilalin ilk şamarını öyle yedik.

Bize hem babalık hem analık yapan anamın bereketli olsun diye dualarla yaptığı etsiz, az yağlı dolmayı Merkez Karakoluna zor yetiştiriyorduk.

O dolma gitmezse en az 26 ülkücü aç kalacaktı.

Yokluk içindeydik. Polis ve askerler, birkaç günde bir evimizi arama bahanesiyle pirinç, bulgur, mercimeği ve bütün kitaplarımızı evin ortasına boca ettiklerinden, kitapları ayıklamış geri kalan karışımla dolma yapıyordu rahmetli anam.

Dolmalarımız biraz tatlı oluyordu, çünkü toz şekeri de dökmüşlerdi aynı yığına.

Ama elde olan buydu...

O da bitmişti, konu komşu da usanmıştı bizim ödünç istediklerimizden ama istiyorduk.

Kapısını çaldıklarımızdan samimi olanları elinde olanı verirken, "aman bunlarla ilişkim olduğu bilinmesin" diyenler de bir daha gelmeyelim diye şart koşup veriyordu 1 kilo bulguru veya pirinci. Almalıydık, gurur yapmanın zamanı değildi, yoksa aç kalacaktı yiğitler nezarette...

Evde tencere de kalmamıştı. Çünkü içeriye verdiğimiz tencere geri gelmiyordu. O zamanlar şimdiki gibi naylon poşet filan da yoktu, ancak çimento torbası kağıdından yapılmış kese kağıtları vardı ki onunla dolma gitmiyor, yağı dışına akıyordu çünkü. Bu yüzden komşulardan kullanmadıkları yamuk yumuk alüminyum tencereleri de istiyorduk.

Her akşam dolma tenceresiyle karakolun bir sokak berisine rahmetli anamla gidiyor, orada tencereyi anama veriyordum ve o teslim ediyordu polislere dolmayı. Ben ele geçmeyeyim diye...

1980'di ve ihtilaldi... Her 12 Eylülde, şehitler, ıstırap, korku, yokluk ve o garip karşımdan dolma aklıma gelir, yüreğimin bir yanı sızlar ama o dolmalardan yiyen 3 yiğidin içeriden çıkamaması kahreder beni...

Şimdi halen evde dolma yapılmasını pek sevmem, dolma olan sofrada da iştahım kaçar her seferinde, boğazımda düğümlendiğini hissederim hala...

Mustafa KIZIKLI